Türklerde “Evlilik”
“Evlilik” sözcüğünün özünde “ev” kavramı bulunur. Ev sözcüğüyle ilk kez Göktürk Kağanlığı öyünde (zamanında) karşılaşılır. Ev sözcüğü Orhun Yazıtları’nda “eb” biçiminde kullanılır; zamanla -b>-v ses değişiminden dolayı sözcük, “ev” biçimine geçer. Orhun Yazıtları’nda “sen ebine kirteçi (sen evine gireceksin.)” yazar.
Evlenmek, “ev sahibi olmak” demektir. Gelinle güveyin “yeñi ev sahibi” olmasına “evlenmek” denir. Türk töresinde gelin ata evinden “çeyiz”ini, güvey ata evinden “ağırlık”ını alıp, ata evlerinden ayrılarak yeñi ev kurarlar yani, evlenirler. Türk töresinde erkek kardaşlardan biri evlendiğinde, ata evinden ayrılarak “yeñi ev” kurar, evlenir; eñ küçük kardaşı ise, ata evinde kalarak, ata evinin “odunu (ateşini)” sürdürür; yani o, ata ocağında kalarak “od”un sönmemesini sağlar; atasının evini/ocağını devam ettirir. Eski Türkçede evin eñ küçük erkek balasına “od tigin” denir. O, savaşlarda evde kalarak “od”un sönmemesini sağlayan kişidir; ata soyunun devamını sağlayandır.
Türk töresinde kocanın “iç güvey gitmesi” geleneği yok olduğu gibi, gelinin “güvey evine gitmesi” geleneği de yoktur. “Gelin”: “gel-en” demektir. Kız, ata evinden ayrılarak güveyin evine yani, en küçük kardaşın evine “gelen” olduğu için “gelin” adını almıştır. Türk töresinde “yeni ev kurma” yani, “evlenme” vardır. Türk töresinde “iç güvey” kavramı yoktur. Akrabalıkla ilgili kavramlar açısından zengin olan Türkçemize “iç güvey” sözcüğü sonradan girmiştir. Hatta Makedonya Türkleri’nde bu kavramı karşılayan Türkçe sözcük olmadığı için Türkler, Makedonca “domazet” (iç güvey) kelimesini almışlardır.
Türk töresinde “yedi kuşak/göbek/ata” dışında evlenme vardır; “yedi kuşak” içinde evlenme yoktur. Türk töresinde herkes “yedi atasını” bilir ve sayar. Yedi kuşak atasını bilmeyene, “Soysuz” denir. Yedi kuşağın içinde olanların hepsi “aynı kandan/soydan” sayılırken; yedi kuşağın dışında olanlar “yabancı” sayılırlar. Türk töresinde “yabancılar” ile evlenilir. Türk erleri yabancı obadan, yurttan, boydan, soydan kızlarla evlenirler. Yabancı soylarla akrabalık kurarlar; evlilik yoluyla kurulan akrabalıklar, “kayın” sözcüğü ile ilişkilidir. Kayın sözcüğü ile ilişkili sözcükler: Kayın-ata, kayın-ana, kayın-eçe, kayın… biçimindedir. Yaban-ncıyla evlenen Türk eri için gelin, “el kızı”; yabancıyla evlenen Türk kızı için güvey, “el oğlu”dur. “El” ile ilgili Türkçemizde birçok türkü bulunur. Türkülerde, kızların uzak ellere gitmesinden dert yanılır. Makedonya’da yaşayan Kızılalma-Karaman Yörükleri’nde evlenen kıza “Ele gitti.” deyimi söylenir.
Yedi kuşağın dışında olan gelin ile güveyin, bir araya gelerek ev kurmalarına “evlenmek” denir. Gelinle güvey evlenirken “düğün” yaparlar. “Düğün” sözcüğünün kökü Türkçe tü- (dü-) eylemidir. Tü- (dü-) eylem kökünün añlamı: “bağlamak”tır. Türkçe tü- (dü-) eylem kökünden birçok sözcük türemiştir. Bu sözcükler: Düğün, Düğüm, Düğümlemek, Düğme, Düñür, Düñüşü…
Düñür sözcüğünün añlamı: kız ile erkeğin birbirine bağlanmasına, kızın gelin, erkeğin güvey olmasına; evlenmelerine yardımcı olan kişi yani, “gelin ile güveyi, göñülle birbirine bağlayan kişi” demektir.
Düğün sözcüğünün añlamı: gelin ile güveyin birbirine “bağlanması” yani, “göñül bağı”dır; “göñülden birbirine bağlanmak”tır.
Düñüşü sözcüğünün añlamı: gelinin anası ve babası ile güveyin anası ve babasının –evlilikten ötrü- birbiriyle olan irtibat durumuna denir. Düñüşü, gelinin anası ve bası ile güveyin ana ve babasının “çocuklarından dolayı birbirine bağlanmasına” denir.
Yabancı soydan olan kız ile er, düñür aracılığı ile ilişkilerini yavukluluğa bağlarlar. Yavuklu olan kız il er ilişkilerini, düğünle evliliğe bağlarlar. Gelinle güveyin evlenmesinde dolayı birbirine (yeñi) akraba olan gelinle güveyin anası, düñüşüler olarak “çocuklarının birbirine bağlı kalmalarına” destek olarak Türk ilinde “yeñi bir ocağın” yaşamasını sağlarlar…
Türk töresinde her evlilik yeñi bir “od/ocak” demektir…
- Bu haber 30-01-2018 tarihinde yayınlanmıştır.