Psikoloğa Neden Gidilir?
‘Psikoloğa neden gidilir?’, ‘Psikoloğa gitmem gerektiğini nasıl anlarım?’, ‘Psikolog ne iş yapar?’ Herkesin buna bir cevabı vardır, fakat bu cevap doğru mu? Sıkça sorulan sorulardan sadece birkaçı. Aslında son dönemdeki bilinçlenme ve sayısı her yıl artan psikoloji bölümleri ile birlikte, psikoloğa gitmek için ‘deli’ olunması gerektiği inancı yavaş yavaş azalıyor.
Her ne kadar son yıllarda psikolojik tedaviyle ilgili bakış açısı biraz daha değişmiş olsa da, insanlar yine de psikoloğa gitmekle ve psikolojik yardım almakla ilgili tereddüt etmekte ya da bundan kaçınmaktadır. Bazı insanlar psikolojik bir problemi olduğunu kabul etmezken, bazıları da psikolojik yardım almak için halk arasında kullanılan haliyle ‘deli’ olmak gerektiğine inanmaktadır.
Kim olduğunuzu görmek için, aynada kendinize baktığınızda, ayna size dışarıdan görüneni gösterecek. Kendinizi yine kendi gözünüzden göreceksiniz ama bu bakış açısı kim olduğunuzu, neyi, neden istediğinizi, verdiğiniz tepkileri, aldığınız kararları anlamanıza yardımcı olamayacak. Bu konuda yapılabilecek en etkili şeylerden biri, aklınızdaki soruları, düşünce ve duygularınızı, güvendiğiniz birine açmanız ve bunları kelimelere dökerken, kendinizi de duymanız.
Genelde ilk gidilen kişi, aile, arkadaş, akraba, hatta komşu ile bile olabiliyor. Ancak çoğu zaman bu kişiler, ya zaten sizin tarafınızdadır ve sizin duymak istediklerinizi söylerler, ya da kendi günlük koşturmacaları içinde sizi can kulağı ile dinleyemeyebilirler. Birbiriyle yakın ilişkiler geliştiren arkadaş, akraba, aile üyeleri, vb. kişiler birbirlerine karşı sempati duyan kişilerdir. Bu nedenle birbirlerinin sıkıntılarını dinlerken bir süre sonra empati becerilerini fazlaca kullanmaya başlarlar ve bu beceriyi doğru yerde durdurmayı başaramazlar.
Gün içerisinde yaşadığımız sevinç, üzüntü ve öfke gibi duygularımızı, başımızdan geçenleri bir arkadaşımıza anlatmak her insanın istediği en doğal istektir. Ancak bu durum sadece bir paylaşımdır. Mutluluğu paylaşmak, sırrı paylaşmak, öfkeyi paylaşmak, üzüntüyü paylaşmak ya da aklımızdan geçenleri paylaşmak gibi…
Fakat bu yaşam deneyimlerimizi, paylaşmak bizim sosyal anlamda yalnız olmadığımızı ve ihtiyacımız olan konuşma yetkimizi ortaya koymamızı sağlayan bir süreçtir. Bu nedenle yakın çevremizle paylaşımlarda bulunmamızın objektif bir yanı yoktur ve tamamen her insana özgü duygusal bir süreçtir. Bu nedenle kalıcı çözüm yolları aramak ve bulmak açısından pek çok risk ve olumsuz tarafı söz konusu olabilmektedir.
Arkadaşınız sizin bilinçaltınızda yaşadığınız duygu ve düşüncelerinizin ne şekilde işlediğini bilemeyeceği için sıkıntılarınızı analiz edebileceğiniz bir ortam oluşmayacaktır. Bu ortam çoğu zaman;
Takma kafana geçer…
Boş ver, gel şunu yapalım…
Olsun, bütün erkekler aynıdır…
Ne yapalım, her iş böyle… gibi çözümsüz ve o an için anlamsız olan cümlelerle de duygu ve düşüncelerimizi paylaştığımız o anın ve o özel zamanın etkisi rahatlıkla bozulabilmektedir. Arkadaşınızın, sorunu oluşturan durumları neden yaşadığınızı ve nasıl değiştirebileceğinizi bilemeyeceğinden dolayı size verdiği öneriler kafanızın karışmasına neden olabilecektir.
Ne zaman psikoloğa gidilmelidir?
Kişi hayatının bazı alanlarında sorun yaşadığında ya da hayatının normal akışını aksatan yoğun duygu ve düşünceler yaşadığında psikolojik destek alabilir. Sürekli karamsar olma, sürekli kaygılı olma, davranışlarını değiştirmek isteme (öfkeyi kontrol edememe, hayır diyememe…gibi), saplantılı düşüncelerinin ya da davranışlarının olması (kuruntularının olması, temizlikle ilgili ya da güvenlikle ilgili takıntılarının olması…gibi), sosyal ortamlarda kendini ifade edememe, insan ilişkilerinde yaşanan sıkıntılar (eşle, çocuklarıyla, akrabalarla ya da arkadaşlarla, iş yaşantısında…gibi), iletişim problemlerinin olması, psikolojik etkenlere bağlı fiziksel şikâyetlerin olması (baş ağrıları, kas ağrıları, bayılmalar…gibi), gelişim dönemine özgü sorunlar (ergenlik, orta yaş bunalımı…gibi), kendini daha iyi tanıma, yaşamsal sorunlarla baş etme, becerileri geliştirmek isteme (boşanma, ölüm), sınav kaygısı ve burada sayamayacağım daha pek çok nedenle psikolojik destek için başvurulabilir.
Kısacası bir psikolog size tarafsız olacaktır; sizi dikkatlice dinleyip, sorular yönelterek sizin kendinizi anlamanızda size yol gösterecektir. Bu sayede, kendinize karşı daha dürüst olup, dışarıdan bir kişinin gözünden kendinizi görme ve anlama fırsatı yakalayabilirsiniz.
İşte bu, bir psikoloğun size yardımcı olabileceği en etkili alanlardan biri. Psikoloğunuz size, kendinizi farklı bir gözden görebilme fırsatını sunarken, objektif ve yargılamadan sizin kendinizi daha iyi tanımanıza ve anlamanıza yardımcı olabilir.
Sorunlarınızdan kaçmak ya da görmezden gelmek veya arkadaşıma anlattım ve rahatladım demek yerine bir uzmandan destek almak sizi sıkıntılarınızdan daha kısa sürede kurtaracağını unutmamalısınız.
Hayatınızın her aşamasında mutlu yaşamlarınızın olması dileğiyle…
- Bu haber 08-02-2016 tarihinde yayınlanmıştır.