“Yeksik Haciya” - “Yeksik Türk”
Bu millet için Şehit düşen Yücelcileri saygıyla anıyoruz.
Balkan ülkelerindeki Türk dili ve kültürünün etkisini anlatmaya gerek yok. Binlerce Türkçe kelime, deyim, ata sözü yer alıyor Balkan dillerinde. Ünlü bir Sırp yazar Stevan Sremac daha 1902 yılında bir hikaye yazıyor. Hikayenin baş kahramanı Niş’te yaşayan Mitsku Mitsiçu adında bir berber. Bin bir zorlukla gerçekleştirdiği Hazreti İsa’nın mezar ziyareti sonunda bu zata “Hacı” unvanı uygun görmeyen vatandaşlar, “Yeksik Haciya” demeye başlar. Bu şekilde Sırp dilinde yeni bir deyim yerleşiyor.
Anladığınız doğru, deyim “Eksik Hacı” olacaktı. Fakat Sırpça telaffuzda “Yeksik Haciya” olmuş. İlginçtir ki bu deyimi biz Türkler değil Sırplar kullanmış. Halbuki bu deyim bence bizlerden çıkmalıydı. Çünkü “her uçan kuşun eti yenmediği” gibi her Hacca gidenin de hacı olmadığını bilmemiz gerekirdi. Tabi ki bizim dualarımız tüm Hacılar için. Allah’tan hac farzını gerçekleştiren herkesin ibadetini kabul etmesini arzularız.
Ama durum öyle mi? Hac şartlarını doldurmayan adaylar sırf “Hacı” unvanına sahip olmak için atmadığı taklalar kalmıyor. Unvanların Allah katında pek değeri olmadığını algılayamıyor bir türlü insanımız.
Bin türlü hileli şeriyyeye başvurarak “Hacı” unvanına sahip olmak istiyor. Yapmayalım kardeşler, buna gerek yok. Allah sevgisine ulaşmanın yolları çok fazla. İşlerin ehline verilmediği zamanlar unvanlar, mevkiler sadece altından kalkamadığımız yükleri getirir bizlere. Hz. Ömer’i hatırlayalım, “bir koyun kaybolsa benden sorulur” diyerek Halife olarak taşıdığı yükün hem de nasıl farkında olduğunu anlatıyor bu sözler.
“Biz hiçbir kimseye gücünün yettiğinden fazla yük yüklemeyiz. Katımızda hakkı söyleyen bir kitap vardır. Onlar zulme, haksızlığa uğratılmazlar”. İşte bu ayet aslında bizlerin de nasıl vebal altında kalabileceğimizi gösterir. Bir düşünün hacıyı görünce nasıl hemen başlarız din iman danışmaya. Nice yükler yükleriz bazı zavallılara. O hacıdır, bunu mutlaka bilir diye. Halbuki, zamanında dini eğitim alma imkanı bulamamış hacı amcanın tek derdi, kendisine düşen farzı yerine getirmektir. Artık günümüzde doktora ihtiyaç yok çünkü internet hepimizi “Yeksik Doktor”, “Yeksik Hoca”, “Yeksik Öğretmen” ... yaptı.
“Sır” diyen nice insanlar vardır ki, bilinçli ya da bilinçsiz olarak dinimizin-toplumun baş düşmanlarına hizmet ederler. “Sır olanda vardır bir hikmet” düşüncesi ile hareket edenler neye hizmet ettiklerini de bilemezler. Kişisel bilgilerin, aile sırlarının, dava diye belirlenen coşkunun kimlerle paylaşıldığını ancak sırrı ortaya atanlar bilir. Her ailenin sırrı vardır. Fakat toplumların sırrı olamaz. Çünkü İslam geleneğinde her şey önce istişare edilir ondan sonra karar verilir.
“Kızıl Elma” neresi? sorarken aradığı sorunun cevabını yakın zevatta bulamayınca Padişah, cevabı halktan alır. Gizli oyunu olmayan sıradan tebaadan-vatandaştan. Vatandaşın sesini duymayan istediklerini anlamayan siyasiler de “Yeksik Hükümdar” olur.
Toplum kendini değiştirmedikçe, başkalarının onun durumunu değiştirmesini bekleyemeyiz. Toplumun kendi değerlerini kendisinin yaratması gerekir. Kendi siyasi liderlerini, kendi entelektüellerini-alimlerini...
Balkan Yazarlar Birliği olarak geçen gün yazarlar okulu için bir ilan açtık. Arzumuz toplumumuzda eksik olan genç nesil yazarlar grubunu oluşturmak. Tabi ki hiçbir genci ne kurslar ne de çalışma atölyeleri onu yazar yapamaz kendi ruhunda şairlik ruhu, kendi çabası yoksa.
Toplumlar düşünürleri ile, okulları ile, yazarları ile, siyasileri ile, medyaları ile, sivil teşkilatları ile, işadamları ile ayakta durur. Toplumu ayakta tutan bu değerleri-sütunları mutlaka Ahi anlayışıyla yaşatmamız gerekir. Komşusu siftah etmeden kendisi siftah etmeyen bir esnaf bilinciyle hareket edersek, yeninden inancımız - toplum olarak değerimiz yücelir.
Şu anda toplum olarak maalesef kendi değerlerimize sayıp çıkamıyoruz. Yücelciler gibi bir topluluğu bile gerektiği gibi anamıyoruz, saygılayamıyoruz. Makedonya ve Balkan Türklerinin son milli direnişi olmuştu Yücelciler harekatı. Başarısızlığa uğrayan bu harekat sonucunda 200 bin Türk, Türkiye’ye göçe zorlandı, göç ettirildi. Balkanlar sessiz sedasız boşaltıldı.
Bu yetemedi arkası da geldi, bu sefer Avrupa’ya gurbet göçüydü bizleri mazlum bırakan. Bu gün de yeni dalgalar devam ediyor. Okulların bir çoğunda öğrenci sayısı azalıyor. Binlercesi de Türkçe okuyamıyor. Okuyamayanlar Türkçe düşünemiyor. Birlik gazetesini kuran, Türkçe radyo yayını yapan Yücelciler ruhu maalesef “yeksik” kaldı bizlerde. “Yeksik Türk” olmamamız için, Türklük bilincinin yeniden yeşermesi temennileri ile.
- Bu haber 01-03-2016 tarihinde yayınlanmıştır.