“Yıl Sonu-Yılbaşı”nda Nasıl Kârlı Çıkarız?
31 Aralık “yıl sonu” mudur “yılbaşı” mıdır?
Neden insanlar “yılbaşı”na sevinir de “yıl sonu”na üzülmez?
1 Ocak tarihinde yeni bir yıla mı başlıyoruz yoksa hayatımızdan bir yıl daha mı geçiyor?
Bütün bu soruların cevabı kafaları karıştırsa da bu tarihlerden kârlı çıkmanın anahtar bir kelimesi vardır: değerlendirme (muhasebe)
Bir yıl biterken, o yıl ne kadar çok sıkıntı çekmiş olsak da, bu sıkıntıları bir sonraki yıl kâra çevirecek bir anahtır “değerlendirme”. Ailemizle ilgili, kendi kişisel gelişimimizle ilgili, ülkemizle ilgili, arkadaşlarımızla ilgili birçok konuda değerlendirmeler yapabiliriz. Bütün bu konularda, bu sene yaptığımız güzel şeyleri ve yapamadıklarımızı listeleyebiliriz. Aynı zamanda yaptığımız hataları da yazabiliriz. Ve böylelikle, gireceğimiz yeni yıl içerisinde bu hataları yapmamaya çalışırız.
Mesela, bizler de Balkanlar’da yaşayan Türkler ailesi olarak ayrı bir değerlendirme yapabiliriz. 2015 yılında bir çırpıda sayılamayacak kadar çok şey yaşadık. Bizlerle ilgili birçok gelişme oldu. Hatta bu gelişmelerden bazılarını, her ne kadar bizlerle ilgili olsa da, duymadık bile... Bazılarını da duyduk fakat unuttuk. İşte yıl sonu değerlendirmesi bütün bunları tekrardan hatırlamamızı sağlar.
Bu yıl neler oldu?
*Birçok Türk köyünde (Dılgaş köyünde olduğu gibi...) okul ve sınıf sıkıntısı çeken arkadaşlarımızın okulları yenilendi,
*Birçok okulumuz yeni okuma (lektür) kitaplarına kavuştu,
*Yüzlerce yıllık tarihî mirasımız olan bazı mimarî eserler tekrardan onarıldı veya onarılmaya başlandı. (Radanya köyündeki cami, Kalkandelen’deki hamamı, Manastır’da yıllarca kapalı ve kötü durumda bulunan İshakiye ve Haydar Kadı camileri gibi...)
*Musta Kemal Atatürk’ün ata yadigarı olarak Kocacık köyündeki ev yapıldı ve müze hâline getirildi,
*Debre’de yıllarca kötü durumda bulunan dedelerimizin mezarlığı (Osmanlı Mezarlığı) düzenlendi,
*İlk sayısı Osmanlı döneminde yayımlanan ve daha sonraki yıllarda canlandırılmaya çalışılan, Türkçenin Balkanlar’daki “yazı kalelerinden birisi” olan “Bahçe” dergisi yeniden bizlerle buluştu,
*Üsküp doğumlu büyük Türk şairi Yahya Kemâl’in annesi Nâkıye Hanım’a ait olan ve yıllardır kayıp olan mezarı üzerine hatırlatıcı bir taş dikildi. (Bu taş Üsküp İsa Bey Camisi bahçesindedir. Giderseniz bir fatiha okumayı unutmayınız!) Daha sonra Nâkıye Hanım’ın Osmanlı döneminden kalan orijinal mezar taşı da bulundu ve korumaya alındı,
*Fahri Kaya, Fahri Ali, Necati Zekeriya gibi Balkan Türk yazarlarıyla ilgili birçok akademik araştırmalar yapıldı ve yapılmaya da devam ediyor,
*Yıllarca bu topraklarda Türkçenin sesi olan ”Sesler Dergisi”nin 50.yılı ve Makedonya Türk Edebiyatının öncülerinden Fahri Kaya’nın 85.yılı dolayısıyla birçok etkinlik düzenlendi,
*Bütün bunlar gibi onlarca güzel etkinlik düzenlendi ve araştırmalar yapıldı...
Şimdi de gelelim değerlendirmemizin gelecek yılki bölümüne. Gelecek yıl neler yapmalıyız?
* Tıpkı yukarıda sözü geçen yazarlarımız ve şairlerimiz gibi biz de gelecekte Türkçemizi yaşatmak için yazılar yazmalıyız. Bu yazıları daha güzel yazmak için de bolca okumalıyız,
*Hem dergilerden hem de gazetelerden çevremizde olup bitenleri takip etmeliyiz,
*Yaşadığımız köyde, köyümüzün bağlı olduğu şehirde, yaşadığımız ülkede atalarımızdan kalan eserler varsa onları araştırmalı ve onlarla ilgili gelişmeleri takip etmeliyiz,
*Dünyada 300.000.000’dan fazla Türkçe konuşan “dil kardeşiniz” olduğunu unutmamalı ve dilimizin kıymetini bilmeliyiz...
- Bu haber 31-12-2015 tarihinde yayınlanmıştır.