Nefsin Panzehiri: Oruç
Senelerce ibadet ve taatle meşgul olan bir derviş vardı. Ne zaman nefsine “sen kimsin, ben kimim?” diye sorsa nefsi başkaldırır, kibirle “sen sensin, ben de benim” dermiş.
Derviş nefsini yola getirmek için yürüyerek Hicaz’a gider ve Kâbe’yi tavaf ederek yine zahmetli bir yolculukla memleketine döner. Ümitle nefsine aynı soruyu yineler: “Sen kimsin, ben kimim?” Ancak nefsi hâlâ yola gelmemiştir: “Sen sensin, ben de ben”.
Derviş serkeş nefsini oruçla yola getirmeye karar verir. Nefsini bir süre oruçla terbiye ettikten sonra sorar: “Sen kimsin, ben kimim?” Nefsi yemekten içmekten kesilmiş olmanın verdiği bitkinlikle nihayet beden zindanından kurtulmuş bir hâlde: “Ben yokum, sen sensin!” der ve derviş, nihayet söz dinlemez nefsini yola getirmenin çaresine vasıl olur.
Mevlana bu hikâyeyi anlattıktan sonra nefsi açlıktan başka hiçbir taatin mağlup edemeyeceğini söyler. Bunun yolu da oruca devam etmekle mümkün olur. Oruç, kalpte gizli olan ilimlerin anahtarıdır. Ancak nefsine hâkim olanlara bu kapılar açılır.
Oruç ibadetinin fazileti
Müslümanlar, ayet ve hadislerde oruç tutmaya teşvik edilmiş, oruç tutanlar övülmüş, onlara Allah’ın rahmeti, rızası, sevap ve mükâfatı vaad edilmiştir.
Oruç riyanın en az karışacağı bir ibadet olduğu için sevabı en fazla olan ibadetlerden sayılmıştır. Yüce Allah, ibadetlere on katından yedi yüz katına kadar sevap verir. Oruç ibadetine ise Allah’ın verdiği sevap, sınırsızdır.
- Bu haber 11-03-2024 tarihinde yayınlanmıştır.