Tarmazova: “İnandığınız Doğrulardan Asla Vazgeçmeyin”
Birçok işi bıkmadan sonuna kadar yapabilen, yalnız tek bir görevle kalmayıp, her alanda sesini duyurabilen, tüm önyargılara karşı tüm bu tabuları yıkabilen, şüphesiz ki kadınlardır. Bir eş, bir anne görevini titizlikle yapabilen, özel hayatı dışında kariyerini de özenle yürüten kadınları her geçen gün daha başarılı, daha azimli görmek mutlu ediyor.
Gerek ülkemizde, gerekse Balkanlar çapında kadınların sergilemiş oldukları başarılarından gıpta ile bahsettik daha önceki konuşmalarımızda. Bu hafta da Bulgaristan’ın Filibe kentindeki, siyaset alanından tutun, kültür alanına kadar büyük bir başarıyla kariyerin en zirve noktasına kadar gelebilmeyi başaran Bedriye Tarmazova ile göstermiş olduğu azmi konusunda bir konuşma gerçekleştirdik. Bedriye Hanım, “Cesur ve dürüst olun; her şeye sevgiyle yaklaşın ve inandığınız doğrulardan asla vazgeçmeyin” diyor tüm kadınlara. Nitekim kendisinin de bu söylediklerini kanıtladığını öğrenmiş olduk anlattıklarından.
Bizleri kırmayıp, sorduğumuz soruları seve seve cevapladığı için kendisine ilk başta teşekkürlerimizi iletirken, diğerleri arasında yapmış olduğumuz konuşmamızı sizlere aktarıyoruz.
Bedriye Hanım kendisini tanıtarak söze başlarken: “1986 yılında, Filibe'nin ilçesi olan, eskiden çoğu Türk olup da, göç dalgalarının çok şiddetli vurduğu Kriçim kasabasında doğdum. Liseyi kasabada bitirip, Filibe'de üniversite okuyup, 2009 yılında, Plovdiv Ziraat Üniversitesi'nden Tarım Ekonomisti olarak mezun oldum. Aynı sene eşim Dr. İsmail Bahri ile tanışıp evlendik. 2011 yılında oğlumuz Turan dünyaya geldi. 2009'dan beri Filibe'de yaşıyorum.
İş hayatına erken yaşta başladım, zaten çiftçi bir ailenin çocuğu olarak, çocukluğum meyve bahçelerinde geçti. Üniversiteye başladığımda, okuduğum bölümle aynı branşta faaliyet gösteren Nice Fruit Şirketinde, Yatırım Projeleri Koordinatörü olarak çalışmaya başladım.”
Filibe’deki Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi’nde hem başkanlık görevini yürüttüğü hem de diğer işlerle meşgul olduğunu öğrendiğimiz Bedriye Tarmazova, bundan önceki görevinde siyasette de aktif rol oynadığını anlattı. İş hayatına siyasetle başlayan Bedriye Hanım, geçirdiği kariyer dönemi hakkında ise şöyle kısa bir özet geçti.
“Politikada aktif rol oynadım. 2005 – 2009 yılları arasında HÖH – Halk ve Özgürlükler Hareketi, Kriçim Gençlik Kolları Başkanıydım. 2007 yerel seçimlerinde HÖH Belediye Meclis üyesi adayıydım, seçildim ve aynı yıl Bulgaristan'ın en genç belediye meclis üyesi oldum. 2009 yılında HÖH 17. Seçmen Bölgesi – Filibe İli Millet Vekili listesinde vekil adayı olarak yer aldım. Filibe'ye tamamen yerleştikten sonra, partinin Filibe İl Teşkilatı'ndan, Filibe Merkez Teşkilatına geçiş yaptım. Halen aktif olarak siyasi kariyerime burada devam etmekteyim. Ama galiba siyaset benim için çocuk yaşlarımda, babamın omuzlarında olduğum miting meydanlarında başladı.
Siyasette, bütün olarak toplumun ve aynı zamanda azınlıklar ve etnik grupların hak ve özgürlüklerini savunan HÖH /Halk ve Özgürlükler Hareketi/ gibi bir parti içinde var olmak, bundan ayrı olarak politikada kadın olarak var olmak; başlı başına sanatı ve kültürü ön planda tutmak demekti benim için zaten. Ülke toplumunu oluşturan değişik milletlerin birbirinin folklorik, dini, edebi kültürlerini tanıması için çalışmaktı benim bu ülke barışına bulunduğumu düşündüğüm katkım. Bu sebeple siyasetten kültüre geçişimin fazla keskin olduğunu söyleyemem. Üstelik siyasi görüşlerim asla değişmedi ve aynı azim ve tutkuyla bu görüşleri savunuyor ve bunlar adına çaba sarf ediyorum. Hem ülke barışı ve refahı, hem bu ülkedeki milletimin bilgilendirilmesi, geleceğe doğru umutla bakabilmesi, kendini ve özünü tanıyabilmesi için M. K. Atatürk Kültür Merkezi'nde yapabileceğim birçok şey olduğuna karar verdim, başkanlığına adaylığımı koydum ve Şubat ayında başkan seçildim” dedi.
Her çalışmada kadınların emeği geçiyor
Bedriye Tarmazova, faaliyetlerinden söz ederken, özellikle kadınların büyük emeği olduğunu anlattı. Konuşmasının devamında: “Başkanlıkta yeni olmama rağmen faaliyetlere başlamış bulunmaktayım. Milletimiz ve kültürümüzle ilgili hiç bir önemli, özel günü kaçırmamaya özen gösteriyoruz bu merkezin yönetimi, çalışanı, üyesi olan herkes. Söyleşiler, okuma günleri, şiir dinletileri, kitap tanıtımları – temelde bunlar yatarken, folklorümüzün yapı taşları görsel sanatları da gözardı etmek istemiyoruz. Tam da bu hususta kadınlarımız devreye giriyor – el emeği, göz nuru işlemeleri, bohçaları, yelekleri, çetikleri – gençler tarafından unutulmaya yüz tutmuş, her biri gerçek sanat eseri olan el işlerini tekrar popülerize etmeyi hedefliyoruz. Her bir motif geleneksel, her motifin bir anlamı, bütününse bir felsefesi var aslında. Rengârenk bohçalar, yelekler, çetiklerin olduğu sergilerin de hayalini kuruyorum – sadece Türk değil; Bulgar, Çingene, Pomak... Kadınlarımızın ruhunu yansıttığı muhteşem örnekler. Hem öyle düşünüyorum ki nakışını, örgüsünü sergileyen bir babaanne, torununa kültürüne sahip çıkması için cesaret verecektir. O cesareti bulan herkes yanımıza gelsin, kitaplar okusun, etkinliklerimize katılsın. Kitaplar ve sanat barış ve sevgi saçar, buna hepimizin ihtiyacı var.
Türkçe dil kursları da organize ediyoruz. Şimdilik Bulgar vatandaşlarından daha fazla rağbet görsek de /ki bununla gurur duyuyor ve çok seviniyorum/, ben Bulgaristan Türklerimizin de bu kurslara katılmasında büyük fayda görüyorum. Ana dilimiz bizim en büyük zenginliğimiz ve maalesef burada hızla yozlaşıyor.”
Kültür hayatında daha büyük rol oynayacağız
Kültür alanında daha ne gibi faaliyetleri olduğunu anlatan Bedriye Hanım, diğerleri arasında: “Hedefim gençlerimize önce okumayı, sonra Türk edebiyatını sevdirmek. Diller öğrensinler, ülkeler gezsinler ama öncelikle özlerini tanısınlar. Diğer bir hedefim kadınlar – çocuklarına verebilecekleri en iyi örneğin kendileri olduğunu fark etsinler istiyorum. Cesur ve güçlü görmek istiyorum genç kızlarımızı, aramızda şakalaşırken hep Nilüfer Hatunu örnek gösteriyorum. Merkezin kendisi ile ilgili de yapmak istediklerim var, öncelikle daha fazla kitap edinmek!
İş dünyasında kadın olmak soruluyor genelde. İş dünyasında erkek olmak sorusuna pek rastlamıyorum okuduğum gazete ve dergilerde. İş dünyasında kadınların ilk zorluğu insan olarak kalmaları. Daha ciddi, daha özenli, çok daha diyaloğa açık ve erkekler alınmasın ama daha dürüstüz galiba; çakal, yaşlı kurt, aslan kesilmeyip insan kalıyoruz sadece iş dünyasında. Karşımızdaki de bizim gibiyse sorun yok, zorluklar aksi takdirde oluşuyor. Tabi işimiz işte bitmiyor bizim, topuklu ayakkabımızı çıkarıp önlük giyiyoruz eve girer girmez. Tam da burada ben eşim Dr. Bahri İsmail'e teşekkür etmek istiyorum, dünyanın en anlayışlı eşi ve en ilgili babası diyebilirim. “Kültür Merkezi’nde de, siyasette de özenli ol” diyor bana, “Oğlumuzun geleceği için, daha barış dolu bir ülkede yaşayıp, bizim çektiğimiz acıları çekmemesi için”, diyerek son derece önemli noktalara vurgu yapıyor.
Bedriye Hanım, oldukça anlamlı birkaç cümleyle konuşmasını tamamladı: “Ben bir Bulgaristan Türkü, bir kültür evi başkanı, bir eş ve bir anneyim. Bütün bu sıfatlarımı birleştirerek hem bütün soydaşlarıma, hem bütün hemcinslerime sesleniyorum: Cesur ve dürüst olun; her şeye sevgiyle yaklaşın ve inandığınız doğrulardan asla vazgeçmeyin”.
- Bu haber 12-03-2015 tarihinde yayınlanmıştır.