Deliorman Gülleri ve Tatar Türkü "Saadet Apay" Bizden mi?
“Gülleriyle ünlü bölgemiz neresidir? ”
Bu soruya cevabınız ne olurdu?
“Bölgemiz” kelimesindeki “-miz” iyelik ekini, nereyle ilişkilendirdiğinizle alakalıdır bu soruya vereceğiniz cevap…
Sizce bu iyelik eki, sadece güzide şehrimiz Isparta’yla mı ilişkilendirilmeli?
Yoksa bu soruya verilecek en doğru cevabı bulmak için, hem tarihî olarak daha derine, hem de coğrafî olarak daha geniş alanlara mı bakmalıyız?
Kimi yerde bir çizgiden, kimi yerde de dikenli tellerden örülmüş olan yapma sınırların ötesine geçmeli mi bakış açımız? Geçmemeli mi?
Ya da soruyu başka şekilde soralım: “Vardar Ovası”, “Selanik Türküsü”, “Şefo’nun Evi”, “Lofça’nın Arkası Kaya” türkülerinin kaynağı, “suni” sınırların ötesinde kaldığı için, bu türküler “bizim” değil mi acaba!
“Evlerinin önü kaya
Kayadan bakarlar aya…” diye “Kaf Dağı’nın ardındaki cennet misal Güneş Ülkesi” Azerbaycan’dan seslenen nazlı türkü ile;
“Küçük İskit ülkesi” olan ve 3500 yıldır bülbüllerin Türkçe şakıdığı nazlı Lofça’dan seslenen Kadriye Latifova’nın söylediği,
“Lofça’nın ardında kaya
Kayadan bakarlar aya…” türküsü, “suni” sınırların ötesinden seslendiği için “bizim” değil mi acaba!
Bu iki türkünün kardeşliğine ben binbir yeminle şahitlik ederim… Ya siz?
Isparta’nın güllerinin “bizim” olduğu kadar; Şeki’nin, Tebriz’in, Yesi’nin, Kazan’ın, Üsküp’ün, Kalkandelen’in, Radoviş’in, Manastır’ın, Ohri’nin, Bosna’nın, Sancak’ın, İşkodra’nın, Prizren’in, Ulçin’in, Debre’nin, Filibe’nin gülleri de bizim değil mi?
Isparta’nın güllerinin “bizim” olduğu kadar; “Nazlı Budin”de Gül Baba’nın mübarek sarığına besmele ile iliştirdiği güller de bizim değil mi?
Isparta’nın güllerinin “bizim” olduğu kadar; yıllarca Mekke’ye, Medine’ye mis kokulu güllerini göndererek “Hacı” olan Eski Zağra’nın, Kızanlık’ın gülleri de bizim değil mi?
Hepsinin “bizim” olduğuna şahitlik edebilirim elhamdülillah… Ya siz?
Ya Deliorman’ın “deli” yeşilini, kurban olunası güzel Türkçeleriyle asırlardır sulayan, “Türkçe gülünün en güzel şakıyan bülbülü ben olacağım!” diye şiir yarışmalarında yarışan 7 yaşındaki Ahmet, 9 yaşındaki Mümin, 11 yaşındaki Ayşe, Kadriye… bizim değil mi? “Suni” sınırlar bu Deliorman’ın güllerini, bülbüllerini “bizim” olmaktan çıkarır mı?
Bizi yürek delen bir bakışla, “Munlar şımdı kaydan?(Bunlar şimdi nereden?)” diye asırları delen kadim Türkçesiyle karşılayan, Şumnu’nun Bulanık köyünden 87 yaşındaki “tarih yüzlü” Tatar Türk’ü “Saadet Apay “ şahittir buraların bizden, bizim onlardan olduğumuza…
Çünkü bu “suni” sınırlara, 272 yıllık bir “bilge aksakal” olan Şumnu Tombul Cami’nin minaresi sığmıyor… Asırlık ilim yuvası Nüvvap Medresesi’nin anıları sığmıyor…
Şimdi en baştaki sorumu tekrar soruyorum:
“Gülleriyle ünlü bölgemiz neresidir? ”
El-cevap: Isparta’dır, Şumnu’dur, Üsküp’tür, Bakü’dür, Yesi’dir, Kızanlık’tır, Filibe’dir, İstanbul’dur, Yeni Zağra’dır, Prizren’dir, Sivas’tır, Radoviş’tir, Debre’dir… Hepsidir…
Yeter ki bu “gül deryası”nı görmesini bilelim…
NOT: Şumnu’nun küçük güllerini Türkçe şiir yarışmalarıyla sulayan, Şumnu Türk Kültür Evi yöneticisi Nurten REMZİ Hanımefendi’ye ve aynı işi gönül coğrafyamızın dört bir yanında icra eden “Gül Baba” ruhlu, Gül Baba meslekli “serdengeçti”lere şükranlarımızla…
- Bu haber 19-01-2017 tarihinde yayınlanmıştır.