El İntizâr
Yaşadığımız evrende, ummak, heves etmek, dilemek, hayal kurmak ve beklemek, âdem evladının doğasında olan ve bulgular var olduğu sürece, insan yaşadığı sürece devam edecek şeylerdir. Ümit etmek olmasaydı, rağbet edilen şeylere itimat olmasaydı, sabrın ne demek olduğunu belki hiç anlayamayacaktık. Belki, sabrı öğrenmenin de sabır işi olduğuna şahit olamayacaktık. Oysa sabrımız, inancımız, çaba ve emeklerimiz murat ettiğimiz şeylere vuslatımızda, kâh farkına varamasak da her daim merdivenimiz olmuş olmaya da devam edecektir, yeter ki eğilim gösterdiğimiz şeyler için emek sarf etmekten vazgeçmeyelim.
Bazen, bazı beklentilerimiz gerçekleşmediği için kendimizi harap ettiğimiz oluyor, hâlbuki doğru durakta bekleyip beklemediğimizi düşünüyor muyuz, ya da elimizden geleni yaptıktan sonra teslim olmayı becerebiliyor muyuz?
Dilediğimiz şeylerin gerçekleşmesini beklerken göstermiş olduğumuz sabrın, bizi olgunlaştırdığının farkında değiliz. Güzel şeylerin gerçekleşmesi için zamana ihtiyaç duyduğunu sezemiyoruz belki de. Bazı şeylere kendimizi öyle kaptırıyoruz ki hemen gerçekleşsin istiyoruz oysaki geleceğimizin, tüm beklentilerimizden daha muhteşem olduğunu unutuyoruz. Bizim için yazılmış bir geleceğin olduğunu hatıramızdan çıkarıyoruz.
Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır. Ne yaparsan boş göklerden gelen bir karar vardır.
Sezai Karakoç
İnsan, bazen uzakta olan ya da yanı başında olmasına rağmen kavuşamadığı bir sevdiğini, bazen yıllardır hayalini kurduğu bir işi, bazen aylardır duymak istediği bir müjdeyi, bazen güzel bir sonucu, bazen güzel bir zaferi ve saire bekler de bekler. Yani insanoğlunun devamlı beklediği hem maddi hem manevi şeyler vardır. Bu maddi ve manevi şeyleri elde etmek için attığımız adımlarla ihtiyaçlarımıza yaklaşırken, başkalarının gereksinimlerine özenerek, boşluklarımızı bize aykırı olan şeylerle doldurup, bir üstünlük uğruna şahsiyetimize ırak şeylerle tatmin olmaktan kaçınmalıyız.
Her bireyin farklı beklentileri, hayata farklı bakış açısı vardır. Hayata baktığımız pencereden duyarlı olmaya, farklı görüşleri hoşgörüyle karşılamaya çalışmalıyız.
Herkesin dünyayı görüşü, hayatı kavrayışı bizim istediğimiz biçimde olamayacağı gibi, her bireyin kendi ve etrafındaki herkesin hayatını farklı değerlendirdiği, beklediği ve vazgeçtiği şeyleri farklı olabileceği gibi, başka ihtiyaçlara, başka fikirlere, başka uğraşılara sahip insanların emekleri ile de toplumda güzellikler, yenilikler yaşanabileceğine inanmalıyız.
Bazı durumlarda beklentilerimizin hafife alınmasını önlemek adına beklenti çıtamızı gerektiğinden yüksek tutarak etrafımızdakileri yorabileceğimizi göz önünde bulundurarak, bazı hayallere bazı hayatlara zarar vermekten korkmalıyız.
Bir sabır bin selamet derler ya, sabrederken yorulduğumuz zamanlar olsa da aceleciliğimizle hayat boyu vicdanımızın yorgun olmasına sebebiyet yaratmaktan elimizden geldiği kadar kaçınmalıyız.
Bazen dayanamadığımız noktalar, artık ne olursa olsun fakat bir şey olsun dediğimiz durumlar muhakkak oluyordur ve olacaktır da. Bazen anlaşılmaz hallerden o kadar yoruluruz ki ya beyaz ya siyah olsun, ortası olmasın, gri olmasın, bulanık olmasın deriz. Aklımızı karıştıran şeylerden bazen kalbimiz öylesine yorulur ki bir açıklık getirmek için sabretmekten vazgeçip, yorgunluğumuzu ileri sürüp yanlış adımlar atabiliriz, o yüzden olayların köküne inmeden, olaya farklı pencerelerden bakmadan karar vermeyelim. Beklemekten yorulsak da, emeklerimizin boşa çıkmasından korksak da her şeyin bir mükâfatı olduğunu unutmayalım, umutları yitirip karanlıkta savrulmayalım.
“Takdiri ezele teslimiz ama gayrete de aşığız” diyor ya emek sarf ettikten sonra teslim olacağımız yeri bilmeliyiz.”
Cahit Zarifoğlu
Doğru durakta beklemenin de bir nevi sabrımızın sınavı olduğunu hatıramızdan çıkarmayalım.
Vesselam, eğer bir gün çok istediğimiz bir şeyden vazgeçersek o şeyin nasibimizde yazılı olmadığına, hayatımıza tecrübeden başka bir şey kazandıramayacağına öyle çok inanıyorum ki...
Bu arada, hani hep bizim beklediğimiz şeylere odaklanıyoruz, beklentilerimiz, sabrettiklerimiz diyoruz ya, umarım bizi bekleyen şeylere de geç kalmayız. Umarım kendi isteklerimize kör olup da bizi bekleyen şeylere yetişmekten mahrum kalmayız veya vazgeçilen taraf olmaya sebep olmayız.
Dilerim, hayatta sabretmeyi öğrenip, gereken yerlerde ve gereken şeylerde beklemeye alışırız. Umarım sabrın ne demek olduğunu anlamını yaşayarak idrak ederiz.
Ömrümüzün beklentilerimizden güzel ve hayırlı olması temennisiyle.
Müradiye ABDÜL
- Bu haber 03-06-2020 tarihinde yayınlanmıştır.