GÜNAHLARIMIZ...
Yüce Allah’ın emirlerini yerine getirip yasakladıklarından sakınmak, Müslümanların görevidir. Bunları yerine getirmemek ise, günahtır. Günah işleyenin akıbeti, eğer tevbe etmezse, acı bir hüsrandır. Çünkü günah, sonsuz kudret ve azamet sahibi Yüce Allah’a bir isyandır. Onun engin rahmetine ve rızasına karşı bir perdedir. Günah, insanın Hakk’a olan meylini köreltir, kötü temayüllerinin önünü açar, kalbine huzursuzluk verir, gönlünü bulandırır ve giderek, onun fıtratını bozan manevi bir musibet olur. Nitekim Kurân-ı Kerîm’de şöyle buyrulmaktadır: “Hayır! Bilakis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir” (Mutaffifin, 14). Bu âyette geçen “kalp kirlenmesi” tabirini, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle açıklamaktadır: “Kul bir günah işlediğinde, kalbinde siyah bir nokta belirir. Eğer o günahından tevbe edip uzaklaşırsa kalbi saydamlaşır. Eğer tevbe etmeyip günah işlemeye devam ederse, o siyah nokta artar ve kalbi istila eder. İşte Yüce Allah’ın Kuran’da zikrettiği kalp kirlenmesi, işte budur”.
Günahlar, nefsin kötü arzularına veya şeytanın çeşitli dürtülerine kapılmanın sonucunda işlenir. Yüce Allah, şeytanın müminler üzerinde hâkimiyet kuramayacağını, şöyle açıklamaktadır: “Gerçek şu ki; iman edip yalnız Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) bir hâkimiyeti yoktur. Onun hâkimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah’a ortak koşanlaradır” (Nahl Suresi, 16/99-l00). O halde, nefsâni arzulara kapılarak, şeytana uymamalıyız. Allah’a şirk koşmak, ana-babaya âsi olmak, yalan söylemek, yalancı şahitlik yapmak, haksız yere adam öldürmek, sihir ve büyücülük yapmak, yetim malı ve faiz yemek, savaştan kaçmak, iffetli kadınlara iftira atmak, zina etmek, başkasına veya kamuya ait bir malı zimmetine geçirmek, içki içmek ve kumar oynamak gibi günahlardan şiddetle kaçınmalıyız. Çünkü Yüce Allah: “Günahın açığını da gizlisini de bırakın! Çünkü günah işleyenler, yaptıklarının cezasını mutlaka çekeceklerdir” (Enam Suresi, 6/120) ve “Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere koyarız” (Nisa Suresi, 4/31) buyurarak, her türlü günahtan kaçınmamızı emretmektedir.
Günahlardan kaçınmak için ölümü ve hesap gününü çok hatırlamalıyız. Sabır gösterip günahlardan sakınanları, cennetin kapısında: “Sabrettiğinize karşılık size selam olsun! Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir!” (Rad Suresi, 13/24) müjdesiyle meleklerin karşılayacağını bilmeliyiz. İbadetlerimizi zamanında yerine getirmeli ve bu hususta Yüce Allah’ın, “(Resûlüm!) Sana vahyedilen Kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir” emrine kulak vermeliyiz. Nefsâni duyguların esiri olmamak için dua ve niyazla Allah’a sığınmalı, günaha tahrik eden ortamlardan uzaklaşmalıyız. Mahşer gününde mahcup bir duruma düşmemek için Yüce Allah’ın bizi görüp gözettiğini, her halimizden haberdar olduğunu, asla unutmamalıyız.
Günahlarımıza derhal tevbe etmeli ve şimdiden O’nun eşsiz rahmet ve mağfiretine sığınmalıyız. Çünkü Allah, samimi olarak tevbe eden kullarını sever ve tevbelerini kabul buyurur.
Allahu Teala bizleri günahlardan uzak ve tevbe eden kullardan eylesin. Amin.
- Bu haber 27-01-2016 tarihinde yayınlanmıştır.