Küçük Değişiklikler, Büyük Sonuçlar
Günter Mercan
- Alışkanlıklarımız üzerine...
“Sizi mahveden hiçbir zaman ilk hata değildir,
onu takip eden tekrarlı hatalar sarmalıdır.” James Clear
İngiliz profesyonel bisikletçileri 2008 yılına kadar ne Olimpiyat oyunlarında ne de dünya çapında en önemli bisiklet yarışlarından biri olan ‘Fransa Bisiklet Turunda’ ya da ‘Tour de France’ta hiçbir kayda değer başarı elde edememişlerdi. O kadar kötüydüler ki, Avrupa’nın en tanınmış bisiklet üreticileri diğer başarılı profesyonel bisikletçilerin kulağına gider ve satışlarana kötü yansır diye onlara bisiklet satmıyordu. Fakat, bu durum İngiliz Bisiklet Federasyonu’nun Dave Brailsford’u İngiliz bisiklet sporcularının başına getirmesiyle tamamen değişti. Adam ekibiyle birlikte birkaç yıl çalıştı ve elde edilen sonuçlar inanılmazdı. Sadece oyun kazanmakla kalmadılar, katıldıkları her bisiklet yarışmasını adeta domine ettiler. 2008’de Pekin’de düzenlenen Olimpiyat oyunlarında altın madalyaların yüzde 60’ına sahip oldular. Dört yıl sonra, Londra’da düzenlenen Olimpiyat oyunlarında çıtayı daha da yükselttiler ve dokuz olimpiyat ve yedi dünya rekoru kırdılar. Aynı yıl İngiliz Bradley Wiggins Tour de France’ı alan ilk İngiliz sporcu oldu. Ertesi yıl, meslektaşı Chris Froome Fransa Bisiklet Turunu kazanan ikinci İngiliz oldu ve geleneğini 2015, 2016 ve 2017 yıllarında da devam ettirdi. 2007 yılından 2017 yılına kadarki on yıllık süreçte İngiliz bisiklet sporcuları 178 dünya şampiyonluğu, 66 olimpik ya da paralimpik madalya ve Tour de France’ta beş şampiyonluk elde ederek dünya bisiklet tarihini yeniden yazdılar.
Peki nasıl oldu bu? Önceleri oyun kazanamayan, bisiklet sporunda adeta isimleri geçmeyen, bisiklet tedarikçilerinin bisiklet satmaya bile yanaşmadığı İngiliz sporcularının birkaç yıl içinde bu sporu domine etmelerinin asıl sebebi neydi veya kırılma noktası ne zaman meydana geldi? Aslında, bu değişimin asıl sebebi sporcuların alışkanlıklarının değiştirilmesi oldu. Başlarda küçük ama değerli değişimler yaptılar ve sonuçları çok büyük oldu. İngiliz bisiklet sporunun başına getirdikleri Brailsford ve ekibi ‘önemsiz faydaların toplamı’ diye adlandırdıkları bir stratejiye sıkı sıkıya bağlı kaldılar. Bu yapılan her şeyde küçük küçük iyileştirmeler yapma felsefesiydi. Düşünmüştü ki bir dönem her şeyde yüzde bir oranında iyileştirme yaparsam elde edeceğim kümülatif fayda çok büyük olacaktır. Örnek vermek gerekirse, ilk başlarda bisiklet koltuklarını daha rahat hale getirmek için yeniden tasarladılar, zemile daha iyi temas kurmaları için lastikleri alkolle ovaladılar. Yarışmacılardan sürüş sırasında ideal kas sıcaklıklarını korumaları için elektrikli ısıtmalı şort giymeleri istendi ve her sporcunun egzersizlere verdiği reaksiyonları takip etmek için biofeedback senzörleri kullanıldı. Ekip, açık hava sporcularına daha hafif ve daha aerodinamik olduğu kanıtlanan kapalı ortam ekipmanlarını kullanmalarını önerdi. Fakat, Brailsford ve ekibi burda duramdılar ve ihmal edilen noktalarda hiç beklenmedik bazı dokunuşlar yaparak durumu daha da iyiye çektiler. Farklı masaj geli türlerini test ederek kasların hangisine daha iyi yanıt verdiğini seyrettiler. Hastalık şansını en aza indirmek için her koşucuya ellerini nasıl yıkaması gerektiğine dair bilgiler veren bir cerrah tuttular. Her bisikletçi için ona en iyi uykuyu sağlayacak yatak ve yastık türlerini belirlediler. Ekip araçlarının iç kısmını beyaza boyayarak görülmeyecek en küçük toz parçasını bile fark edip temizlediler ve daha birçok şey. Normal şartlarda ve kısa vadede çok küçük ve faydasız görünen bu değişiklikler yukarıda yazdığım büyük başarılara sebep oldular.
Bu hikâyeyi neden anlattığıma gelirsek, bizler de hayatımızda böyle küçük değişiklikler yaparak veya kişiliğimize olumlu yansıyacak küçük fakat güçlü alışkanlıklar edinerek aslında istediğimiz kişi olma yolunda büyük adım atmış olacağız. Genellikle kısa vadede sonuç alamadığımız için hayatımızda küçük değişiklikler yapmaktan çekiniriz. İster kilo vermek olsun, iş kurmak olsun, kitap yazmak olsun, bir yarışmada başarılı olmak olsun veya her neyse, her türlü başarı için büyük adımlar atmamız gerektiğini düşünürüz. Fakat her kimin için olursa olsun, hayatında bir anda büyük değişiklikler yapmak zorludur ve hepimiz bundan çekinir ve erteleriz. Sonuçta, küçük adımları hafife aldığımız, büyük değişimlere gitmenin zorluğunu ise abarttığımız için yerimizde sayıyor ve iyileşme kaydetmiyoruz. Oysa yapılan araştırmalar gösteriyor ki her gün kendini yüzde bir oranında geliştiren insanlar bir yıl sonra başladıkları noktadan 37 defa daha iyi duruma geliyorlar. Yani bugun sahip oldukları bilgi, birikim, tecrübeyi 37 kez arttırmış oluyorlar. Tersi olursa, yani bir insan her gün yüzde bir oranında daha kötüye giderse bir yıl sonra kendisini sıfır noktasına ulaştıracaktır. Uzun sözün kısası diyebiliriz ki hayatımızda yapacağımız küçük değişikliklerin sonuçlarını kısa vadede göremesek de bu değişimler zaman içerisinde büyüyüp bambaşka bir hal alacaktır; yani katlanarak büyümeyi tasvir eden ‘kartopu etkisini’ yansıtacaktır.
Fakat burada şunun üzerinde durmalıyım, yapacağımız yüzde bir oranındaki değişimlerin ancak ve ancak sürekli olarak tekrarlanırlarsa faydası olacaktır. Yani her gece uyumadan önce kitap okumayı ve kendinizi böyle geliştirmeyi düşünüyorsanız 1-2 sayfa bile olsa bunu her gece yapmalısınız, ya da sosyal medyaya gece saat 10’dan sonra bakmamaya gayret gösterirseniz bunu sürekli olarak tekrarlamalısınız. Eğer zinciri iki defadan daha çok kırarsanız o zaman küçük alışkanlıkların büyüsü bozulur ve gelişme kaydedemezsiniz. Ben de mesela yazı yazma konusunda aynı problemi yaşıyorum. Her zaman kendime iki haftada bir yazı yazacağım desem de, çeşitli sebeplerden ötürü geciktiriyorum ve her seferinde yazı yazmak daha zor oluyor. Örneğim, son yazım yayımlanalı bir ayı geçti. Buna dikkat etmek lazım.
Başka önemli bir nokta da alışkanlıklarımızı tekrarlamada sabırlı olma gerekliliğidir. Sürekli tekrar ettiğimiz alışkanlıklarımız bir kritik noktayı geçtiği takdirde sonuçları hayatımızda görmeye başlayacak ve bundan keyif alıp alışkanlıklarımızda ısrar edeceğiz. Aynı eksi 4 derece olan bir odadaki masanın üstünde duran bir buz küpü gibi. Odayı yavaş yavaş ısıtmaya başladığınızı hayal edin. Önce eksi 3, eksi 2 ve eksi bir dereceye ayarladığınızı düşünün, bu durumda buz küpüne bişey olmaz, aynı şekilde kalacaktir. Sonra odanın ısınmaya devam ettiğini, önce sıfır derece, sonra bir dereceye yükseldiğini düşünün. İşte tam o noktada buz erimeye başlar. Yani önceleri de bir derecelik değişiklikler oluyordu, fakat sonucun gelmesi için bir kritik noktanın aşılması gerekti.
Peki, iyi alışkanlıklar kazanmada veya kötü alışkanlıklarımızı bırakmada bize ne yardımcı olabilir. James Clear’ın kaleme aldığı ve New York Times’ın çok satanlar listesinde bulunan ‘Atomik Alışkanlıklar’ kitabında yazar alışkanlıklar döngüsünün dört adımlı bir döngüden ibaret olduğunu söylüyor, ilk iki adımı problem olarak, ikinci iki adımı ise çözüm olarak tanımlıyor. İlk önce bir işaret belirir. İşaret gelince alışkanlığın sonunda elde edeceğimiz ödüle karşı arzu ve istek oluşur ondan sonra beynimiz otomatik olarak alışkanlığı nasıl yerine getireceğini bilir ve bunu gerçekleştirir, sonunda da ödüle ulaşır. Alışkanlıklarımızın sürekli olarak tekrarlanması için bu dört noktaya ihtiyacımız vardır, eğer bunlardan biri yoksa o zaman alışkanlıklarımız oluşmaz.
Bir de iyi alışkanlıklar kazanmak ve kötü alışkanlıkları terk etmek için birkaç unsur gerekmektedir. İyi alışkanlıklar kazanmak için onları görünür, çekici, kolay ve tatmin edici yapmak gerekir. Mesela okuma alışkanlığını kazanmak için kitabınızı her sabah uyandığınızda yatağınıza bırakın ki akşam uyumadan önce okuyabilesiniz; veya sağlıklı yaşam için spor yapmak istiyorsanız işinizin veya okulunuzun yakınında bir spor salonuna önceden ödeme yaparak kayıt olun; hayatınızın daha düzenli olmasını ve başladığınız işleri bitirmek istiyorsanız etrafınızı toplayın, yapacağınız iş için ortamı önceden hazırlayın; edimek istediğiniz alışkanlıkları uygulayan kişiler ile arkadaş olun ve daha birçok şey. Kötü alışkanlıklardan kurtulmak için ise onların görünmez, itici olmasını sağlayın. Örneğin, çok televizyon izlememek için kumandayı başka bir odaya koyun; telefonunuzdaki sosyal medya veya oyun aplikasyonlarını silin, her seferinde oturumunuzu kapatın ki yeniden ulaşmak daha zor olsun vb. İşte bu şekilde yapılan küçük değişiklikler sürekli olarak tekrarlandıklarında hayatlarımızı değiştirecektir, emin olun!
- Bu haber 16-07-2020 tarihinde yayınlanmıştır.