Namaz; tekbirle başlayıp selam ile tamamlanan, özel hareket ve sözlerden ibaret olan, farzlığı kitap, sünnet, icma ile sabit bir ibadettir. Namaz kılarken dikkat etmemiz gereken farz, vacip ve sünnetler vardır. Bu hususlardan biri de, bugün çokça ihmal ettiğimiz, ta'dîl-i erkâna riayettir. Ta'dîl-i erkân; gücü yetenler için ayakta iken dosdoğru durmak, rükûda dümdüz olmak ve uzuvlar sakinleşinceye kadar rükûda beklemek, rükûdan kalkınca iyice doğrulmak, secdede uzuvlar sakinleşinceye kadar beklemek, iki secde arasında tam olarak oturmayı ifade eder.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.): “Hırsızlıkta insanların en kötüsü namazını çalan kimsedir" buyurdu. "Ey Allah'ın Resûlü bu nasıl olur?" diye sorulunca, Efendimiz, "Namazda rükûyu, secdeleri ve huşûyu tamamlamaz" diye cevap verdi.” Hz. Peygamber (s.a.s.) bir başka hadislerinde, "Sizden biri, rükû ve secdelerde belini (tam olarak) doğrultmadıkça namazı yeterli olmaz." buyurmaktadır. Bu hadislerde bize gösteriyor ki; namaz kılmak ne kadar önemli ve gerekli ise, gücü yetenlerin namaz kıldığında ta'dîl-i erkâna riayet etmesi de o kadar önemli ve gereklidir.

Efendimiz (s.a.s.)’in ifadesiyle, “Kıyamet gününde biz inananların ilk sorguya çekileceği amel namaz olacaktır.” sorguda namazları nasıl kıldığımız, samimiyet, tadili erkan gibi.... Gözümüzün nuru, kalbimizin aydınlığı, dünya ve ahiret kazançların elde edilmesine vesile olan namazımızı, farzlarına, vaciplerine sünnetlerine uygun olarak kılmalı, bir an önce bitirelim diye tadil-i erkâna riayetsizlik yapmamalıyız. Konuyu bir ayet mealiyle sonlandırıyorum. “(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor.” (Ankebut, 29/45).