Kırmızı Çizgilerimiz
Kırmızı çizgiler ne olabilir! Birçok şey olabilir. Biz Makedonya Türkleri olarak kırmızı çizgilerimizi hala belirtmiş değiliz. Bu konuda somut ve kesin öneriler yapmak istemem, tekeli kendimde bulundurmak istediğim düşünülebilir. Toplumumuzun geleceğe sağlam bir şekilde yürümesi için er ya da geç bu adımı atmamız lazım. Kırmızı çizgilerimizi saptarken geniş çapta heryanlı düşünce değiş tokuşunda bulunmayı öngörüyorum. Bizi temsil eden resmi kurum ve kuruluşlarımız yanısıra her sıradan Makedonya Türk vatandaşına söz hakkı tanınmalı. Bu yönde adım atacaksak, partilerimizin de birbirine el uzatmaları halkımızın lehine olur, giderek farklı odaklar da birbirlerinin tecrübelerinden yararlanır. Birliğimizin temin edilmesi, bunu başarmamızı daha kolay kılar. Makedonya kamuoyuna, hatta tüm dünya kamuoyuna toplumumuzun sesini duyurabilecek bir tek milli vücud oluşturmakta geç kalmıyor muyuz?
Kırmızı çizgi aslında ne demek, bununla neyi kastediyorum? Genişçe bilinen ve kabul görmüş manada kullanıyorum tabi ki. Bu ibare insanın faaliyet gösterdiği hemen de tüm alanlarda yerini alabilir, ve alıyor zaten. Yani,” olmazsa olmaz", “vazgeçilmez", “geri adım atılamaz”, “aşılmasına kattiyen izin verilemez” diye açıklanabilir. Diğer bir deyişle kırmızı çizgi, üzerinde sıkı durulan ve taviz verilmeyen bir tavır veya tutumdur.
Birinci ve en önemli kırmızı çizgimiz başta Türkçe olmalı, bu tartışılmaz. Ondan sonra mesela milli kültürümüz, milli kimliğimiz, milli tarih eğitimimiz, ana dilimizde eğitim, demokratik haklarımızı kullanarak düşünce ve konuşma özgürlüğümüzün kısıtlanmasına izin vermemek, siyasi haklarımız, geleneklerimizin canlı tutulması, milli özellik taşıyan sanat eserlerimizin koruma altına alınması, otantik türkülerimizin yaşatılması, vesaire vesaire. Aklıma ilk ne geldiyse saydım, bunlar olmayabilir, başka şeyler de olabilir. Tüm olası meseleler ayrıntılı bir şekilde kesinleştirilmiş olarak şekillendirilmeli ve ortaya konulmalı. Bunu yapabilmek için evvela cesaret sahibi aydın bireylerimizin bir araya gelip ortak dertlerimizi dile getirerek halkımızın öksüz olmadığını somut adımlarla göstermeli. İstisnasız Makedonya Türklerinin tamamını kucaklayacak olası böyle bir milli vücud, vazgeçilmezlerimiz üzerinde sabit bir tavır ve tutum sergileyecek, başka yolu yok! Ancak şimdilik herkes kendi dar çevresinde kendi haline bırakılmış şekilde bocalanıyor. Gündemimizi ve ajandamızı bu kırmızı çizgiler üzerinde oluşturmalıyız. Tüm partileri, cemaatleri, dernekleri, kurumları, bireyleri kapsayacak bir üst oluşumun vücuda gelmesini arzulamak acaba bir ütopya mı? Evet, ütopyadır diyenler haklı iseler o zaman acizliğimizle baş başa kalmaya mahkumuz demektir. Bence haklı değiller! Ütopya değil diyenlere sesleniyorum: Ortak kırmızı çizgilerimizi oturtmamızı engellemeye kalkışsalar bile duruşumuzdan vazgeçmeme kararlığımızı sergileme kuvveti, gücü ve kudreti kanımızda var. Kırmızı çizgilerimizi açıkça belirttikten sonra, olayları kendi açımızdan yorumlama durumunda olmuş olucaz. Acaba Makedonya Türkü ne düşünüyor diye sormalarının zamanı gelmedi mi? Makedonya çapında, hatta daha geniş olarak tüm dünyada olagelmeleri kırmızı çizgilerimiz açısından değerlendirme hakkımız yok mu? Bizi ilgilendiren, varlığımızla ilintili her konuya öz çıkarlarımız doğrultusunda değinmeyi sağlamak için gereken şartları oluşturmaya başlayalım. Bunu yapmamız elzem, uzun vadede olsa bile. Bunları neden yazıyorum, kırmızı çizgiler neden o kadar önemli? Varoluş mücadelesi! Üstümüze çullanıyorlar, işte o yüzden! Geleceğimizi düşündüğüm için! Kırmızı çizgiler demek, toplum olarak milli stratejiden yoksun olmamak demek. “Biz halimizden memnunuz, hangi stratejilerden bahsediyorusun?” diyenlere bir diyeceğim yok, onları gaflet ve cehaletleriyle başbaşa bırakıyorum. Hiçbir problemimiz yok, öyle mi? Peki, halkımızın refah seviyesinin daha yüksek olmasını istemeyen var mı? Toplumumuzun, özellikle gençlerimizin işsizlik oranının düşmesi için, en azından yükselmemesi için hiçbir şey mi yapılmasın? Yapılmıyor demiyorum, ancak yeterli değil. İzole olmayı, getolaşmayı asla önermiyorum, tam aksine, kırmızı çizgilerimize Makedonya toplumuna entegre olmuş bir toplum olarak kavuşmalıyız. Entegre olmuş ve asimile olmamış bir şekilde.
Realiteye indirmemiz gereken bu “hayalimize” karşı çıkanlara, bunu lüzumsuz görenlere gerekirse “savaş” açmayı göze almalıyız. Dışımızdaki, ve özellikle içimizdeki tehlikeler ve zorluklar ardımızı bırakmıyor ve bırakmayacak. Tüm Türk dünyası olarak bir bocalama, fetret devri geçiriyoruz, bunun farkında olarak tüm güçlüklere katlanmayı da bileceğiz. Dolambaçlı, dönemeçli, tuzak dolu bir dönemin içinde yaşadığımız gerçeği bizi daha güçlü olmamızdan ve daha büyük azim göstermemizden caydırmamalı. Ağır yükümüzü göze almaya razı olanların yapacağı bir iştir bu. Paranoya yapmıyorum, sadece Makedonya Türk toplumunun kaderini tesadüfe bırakmamak için kırmızı çizgilerimizin çizilmesinin kaçınılmaz ve gerçekçi bir ihtiyaç olduğunun altını çizmeye çalışıyorum. Az bile olsak, bu konudaki düşündeşlerimin, yani savunma cephesine geçmemizin zamanı geldi diyenlerin birbirine kenetlenmesini bir öncelik sayacağız. Bu işin zor gerçekleşeceğini bilmemizin yanında umudumuzu yitirmeme erdemini ve faziletini göstermek yolu bizi bekliyor. “Bize bu lazım değil, bizim herşeyimiz var” diyenler toplumumuzun kendi kaderini kendi ellerine almasını istemeyenlerdir. Türk milleti olarak teşkilatlandırma yeteneğimize ve kabiliyetimize darbe vurmak için ellerinden geleni yapanlar hiç uyumuyor. Makedonya toplumunun bir parçası olarak bu topluma entegre oluşumuzu ve aynı zamanda sözkonusu davamızı gütmeyi yan yana sürdürmek için hiçbir sakınca görmüyorum, burada herhangi bir zıtlık yok, bu yolda hiçbir meşru engel mevcut değil. Bir an önce halkımızın tümünün çıkarlarına sahip çıkmak niyetiyle oluşturulacak kapsayıcı bir vücudun kırmızı çizgilerimiz üzerinde somut adımlar atmaya başlamasını ciddi düşünmeye başlamalı. Gündemi takip edip, tüm gelişmelerin farkında olup, olayları kendi açımızdan yorumlayıp, kendi çıkarlarımız doğrultusunda duruş sergilemeli, yani olayların karşısında kırmızı çizgilerimizi öne koyup “dur” diyebilir bir toplum haline gelmemizi hangi Makedonyalı Türk istemez ki? Etrafımızda ve daha ötelerde tüm yapılanlardan halkımızın habersiz kalmaması da önemli bir kırmızı çizgi.
Kırmızı çizgilerimizi sağlam zemine oturtmak, halkımızın güvencesini ve huzurunu soru işareti altına bırakmamak mühim bir hamleyi başarmak demektir. Varlığımızın garantisini sağlama almak, kutsallarımıza dokundurmamak, bağışıklık sistemi düzenli işleyen sağlıklı bir toplum olmak, savunmak hakkımızı sonuna kadar kullanmak açısından konunun önümüzdeki dönemde güncelliğini kaybetmemesi yolunda anavatanımızın desteğini de beklemek pek doğal. Tabi ki şimdiye kadar Türkiye devletinin bize sahip çıkması tartışılmaz, toplumumuzun bekası için pek çok alanda büyük işler yapıldı. Ben bundan sonra ne yapılması gerekir diye sorguluyorum. Anavatanımızın bize uzatılan eli yanısıra, biz burada kendi kendimizi biraz sarsıp aynaya bakalım ve kusurlarımızı kendimizde arayalaım, o zaman ümit var! Hareket var, ama yeterli olmadığı konusundaki savımı sanırım çok sayıda paylaşanlar var. Makedonya Türkleri olarak dik duruşla konumumuzu herşeyden önce kendimiz tesis etmeliyiz, kendi potensiyel ve kapasitelerimizi uyandırmalıyız. Elbette güzel çalışamalara şahitlik ediyoruz, olumlu gelişmeler yok değil, ama burada yine bir “ancak” koyuyorum - kesin ve net kırmızı çizgilerimizi belirleyip onümüze dikmezsek, o zaman toplumsal rehbersiz kalır ve aciz bir şekilde ilerideki ortak tutum ve hareketlerimizde kelimenin tam manasında etkili olamayız.
Kırmızı çizgilerimiz, derken, ben tabi ki tek başına bunu belirleyecek değilim ve olamam. Bu konuda her Makedonya Türkünün düşüncesini ifade etme hakkı olmalı. Herkesin teklifte bulunması, derdini açması, yol göstermesi, görüşünü açıklaması sağlannmalı. Her ferdimizin düşüncesini önemsemek istikametinde çalışılmalı. Bir tek kişinin yarası tüm toplumun yarası olmalı. En sıradan bir köylümüzün fikrini bile kaale almayı münevverlerimiz borç bilmeli. Başta olanları asla küçümsemiyorum, pek tabi ki bu meselenin başında bulunacak olanların diyecekleri önem arz eder, ancak kırmızı çizgilere gelince tüm bizim kurumlar, kuruluşlar, örgütler, dernekler, sivil toplum teşkilatları, partiler, tiyatromuz, medyalar arasında rekabet, menfaat kavgaları, şahsi anlaşmazlıklar ortadan kalkacak. Aksi takdirde yekvücudü hayal bile edemeyiz. Zor ama imkansız değil. Uzlaştırıcı gözle bakanlar varoldukça ümidimiz gerçeğe yaklaşabilecek.
Ben hiçbirşeyi belirlemiyorum, sadece tüm toplumumuza çağrıda bulunarak milli anlayış ve şuur motorunun durmamasını ve Allah’ın izniyle hızını arttırmasını arzuluyorum. Ve tekrar ediyorum - her bireyimizin teklif ve düşünce hakkı olmalı.
Kanımca Makedonya Türklerinin asimilasyonunu tamamen durdurmak en kalın kırmızı çizgilerimizden olmalı. Hoşgörü vasfımızla asimilasyona meyilli bir millet olduğumuz malum, tarih bunu çokça kanıtlamıştır. Özellikle gençlerimiz. Makedonlara ve Arnavutlara yanaşmak, yeltenmek için Türklüğümüzden taviz verirsek ve asimilasyona götüren yollara razı olursak her şey tamam olur ve rahat yaşarız, ancak biz Türk olmanın yükü ne kadar ağır olursa olsun bu yükü taşımakta kararlı olup, pes etmemeliyiz. Her türlü psikolojik va başka türlü baskıya maruz kalabiliriz, ama her tür zorluklara katlanarak göğüs germeliyiz. Sırf Türklük onurumuzu koruma yolunda herşeye katlanmakla Türk kalacağız.
Farklı bir açıdan bakıldığında, bir tek kişinin bile birey olarak kendi öz kırmızı çizgileri olabilir, olması gerekir de, böylece o şahıs kendi kişiliğini ve prensiplerini belirleyerek birey olarak kimliğini oluşturur. Ve bu şahsi kişisel “sınır hatları”ndan hangileri toplumun çoğunluğuyla örtüşüyorsa o zaman onlar tüm toplumun ortak “sınır hatları” yani kırmızı çizgileri oluverir. Göründüğü üzere bu mevzu daha geniş boyutlarda tahlil edilebilecek kadar derin, lafın fazlasını burada durduralım.
Ayakta kalabilmemiz açısından son derece hassas bir mevzu, bu yüzden yüksek hassasiyet gostermeli, son derece dikkatli yaklaşmalıyız. Gerektiginde yavaş adımlarla, gerektiginde atiklikle ilkelerimizin izini elden bırakmayalım. Bu hayati önemden konuya duyarlı davranarak yakın zamanda somut adımlara ve neticelere tanık olmak en içtenli temennimdir. Kırmızı çizgiler deyip es geçmeyelim!
- Bu haber 19-12-2017 tarihinde yayınlanmıştır.