Asgari Ücret Artışı Olmalı Mı?
İşçilere bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür vb. gereksinimlerini günün fiyatları üzerinden en az düzeyde karşılamaya yetecek ücrete, asgari ücret veya minimum ücret denir. Asgari ücret günlük hesaplanır, aylık ödenir.
Makedonya Cumhuriyeti’nde, 2016 yılında, net asgari ücret 10.080 denar, brüt asgari ücret (vergi ve katkı payı ödemeleri dahil) ise 14.740 denardır. Fakat, bu sadece bir aldatmaca. İktidar, asgari ücret kanununu getirirken, asgari ücreti bir seviyede değil iki seviyede belirledi. Anlaşıldığı gibi, ikinci seviye birinci seviyeye göre daha düşük. Kanunun bir maddesinde, asgari ücretin ne kadar olduğu yazıyor.
Hemen diğer maddesinde ise, bu asgari ücretin geçerli olmayacağını ve asgari ücretin, bu ücrete en çok ihtiyaç duyan işçiler için daha düşük olacağı belirleniyor. Bu asgari ücreti, tekstil, giyim ve deri üretiminde çalışan işçiler almaktadırlar. Yani, 2016 yılında, onlar için net asgari ücret 10.080 denar, veya brüt asgari ücret 14.740 denar değil. Onlar için net asgari ücret 9.000 denar, brüt asgari ücret ise 13.540 denardır. Peki, bu asgari ücret işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür vb. gereksinimlerini en az düzeyde karşılıyor mu?
İki yetişkin ve iki çocuklu hanehalklarının, bir aylık temel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için 32.325 denar gerekmektedir. Basit bir matematik hesabı yapalım, diyelim ki, iki ebeveyn de 9.000 denar asgari ücretle çalışıyorlar. Bir ayda toplam 18.000 denar kazanmaktadırlar. Az önce bir aylık temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için 32.325 denar gerekli olduğunu söylemiştim, yani asgari ücretle çalışan iki ebeveyn, hanehalkının bir aylık temel ihtiyaçları için gerekli olan miktarın sadece %56’sını karşılayabilmektedirler. Bu da asgari ücretin düşük olduğunu gösterir.
Ana muhalefet ne görüşte?
Onlara göre, asgari ücret daha yüksek ve tek bir seviyede olmalı. İlk hedefleri, 2020 yılına kadar net asgari ücretin 16.000 denar olması. Az yukarıdaki örnekten hareket edersek ve iki yetişkinin 16.000 denar asagari ücretle çalıştığını varsayarsak, hanehalkının bir aylık temel ihtiyaçları için gerekli olan miktar karşılanmış olacak. Ama bu artışın tek seferden değil, iki etapta olması planlanıyor. 2017 yılında, net asgari ücretin 12.000 denar, 2020 yılında da 16.000 denar olması öngörülüyor. Fakat, asgari ücretin artması, fiyatların yükselmesine ve işsizliğin artmasına da yola açacak. Buna çözüm olarak, ana muhalefet, asgari ücret artışının firmalar üzerine kalmaması için, bu artışın kısmen devlet, kısmen de firmalar tarafından üstleneceğini vurguluyor.
Klasik ekonominin, asgari ücret hakkındaki görüşleri!
Bu okulu temsil eden ekonomistler, asgari ücretin işsizlik oluşturduğunu söylemektedirler. Onlara göre, asgari ücretler ne kadar yükselirse, bu ücretleri karşılayamayacak küçük işletme sahipleri o kadar artacaktır, bunun sonucunda küçük işletmeler daha az işçi çalıştıracak ve bu durum işsizlik oluşturacaktır. Çünkü, asgari ücreti devlet belirliyor olabilir ama asgari ücreti ödeyen (genelde) özel sektörde, kayıtlı işçi çalıştıran işyerleri. Ayrıca, bu ekonomistler, kaçak işçi çalıştırılmasının bir sebebinin de asgari ücret olduğunu savunmaktadırlar. Onlara göre, bu sistemle hem kaçak işçiler daha kötü şartlarda çalıştırılmaktadırlar, hem de devlet bu işçilerden vergi kaybına uğramaktadır.
Çalışanlar asgari ücretin artırılmasını, işveren artırılmamasını bekler. Bunun için her ülkede (ABD bile) asgari ücretin ne olacağına (hakem olarak) devlet karar verir. Devlet işçiyi memnun etmek için asgari ücreti artırmak ister ama, asgari ücretin yükselmesi sonucu ülkede işsizliğin artmasından, üretimin gerilemesinden, üretilen mal ve hizmetlerin maliyetindeki artış nedeniyle rekabet imkânının yok olmasından korktuğu için ücreti dengelemeye çalışır.
Açıkça söylemek gerekirse ben de ikilemdeyim. Bir yandan, iki yetişkin ve iki çocuklu hanehalklarında, iki yetişkinin de asgari ücretle çalıştığını varsayarsak, bu asgari ücret düşük ve bu hanehalkının bir aylık temel ihtiyaçlarını karşılamıyor. Bu açıdan bakarsak asgari ücretin kesinlikle artması gerekecek. Diğer yandan ise, asgari ücret artışını, kısmen devlet, kısmen firmalar üstlense bile, asgari ücretle çalışmayan işçilerden de benzer ücret artışı talepleri ortaya çıkacak ve sonuçta ister istemez bir miktar maliyet artışı, bir miktar da kamu harcaması artışı olacağı için fiyatlar artacaktır. Ama kesin olan şu ki, asgari ücret tek seviyede olmalı.
Ekonomi Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkelerinde asgari ücret ne kadar?
Geçen yıl, Ekonomi Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), ülkelerdeki asgari ücret rakamlarını sıraladı. İlk 10’a şu ülkeler girdi (veriler, kişi başına düşen yıllık asgari ücreti gösteriyor): 1. Lüksemburg (25.628 dolar), 2. Hollanda (23.412 dolar), 3. Belçika (22.323 dolar), 4. İrlanda (21.404 dolar), 5. Avustralya (21.387 dolar), 6. Fransa (20.919 dolar), 7. Yeni Zelanda (20.002 dolar), 8. İngiltere (18.674 dolar), 9. Kanada (17.152 dolar) ve 10. Slovenya (15.677 dolar). Türkiye, 11.038 dolar kişi başına yıllık asgari ücretle 17’nci sırada yer aldı.
- Bu haber 07-11-2016 tarihinde yayınlanmıştır.