İkinci Dalga Entegrasyon
Kosova bağımsızlığının 9’uncu yılını kutladı. Bu 9 yıldan geriye bir 9 yıl daha gidilebilir. Kosova 18 yıl önce kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesini büyük zorluklar atlatarak başlattı. Netice itibariyle 1999’dan itibaren yeni bir Kosova inşa edilmeye başlandı. Bu yeni Kosova’nın adı 17 Şubat 2008’de kondu. Kosova artık bağımsız bir Cumhuriyetti. Bu bağımsız Cumhuriyetin Anayasası, ülkeyi çok kültürlü, çok etnikli, çok dinli olarak tanımlıyor ve yeni Kosova gerçeğine bu farklılıkları temsil eden toplulukların kendi değerlerinden bir şey kaybetmeden yeni Kosova toplumuna entegrasyonunu öngörüyordu.
Kurtuluştan yaklaşık 18, bağımsızlıktan ise 9 yıl geçtikten sonra etnik topluluklar dolayısıyla da Türk topluluğu Kosova toplumuna entegre oldu mu? Bu soruya KISMEN EVET cevabını verebiliriz ve entegrasyon sürecini hem çift yönlü hem de iki dalgalı olarak değerlendirebiliriz.
Öncelikle Türk topluluğunun, Kosova toplumu ile entegrasyonu konusunun tartışılan bir mesele olmadığını vurgulamakta fayda var. Çünkü Türk topluluğu, yüzyıllardır bu toplumun bir parçası olarak varlığını sürdürüyor. Dolayısıyla entegrasyondan bahsettiğimiz zaman, yeni Kosova gerçeğine adaptasyon ve Kosova kurumlarına entegrasyondan söz ediyoruz. Bunun çift yönlü oluşu ise bir yandan Kosova Türk topluluğunun yeni realiteye alışması, öte yandan çoğunluk toplumunun, sayısal azınlıkta olanların var olduğu gerçeğini kabul etmesi süreciyle yaşandı. 1999 müdahalesinden sonra ortaya çıkan realite buydu. Kosova, bağımsızlığına adım adım ilerlerken, bir yandan uluslararası toplum, Kosova kurumlarına yetkileri devrediyordu öte yandan oluşan yeni Kosova kurumları, ülkenin çok etnikli, çok dinli, çok kültürlü yapısını temsil edecek şekilde ilerliyordu. Bu süreçte Türk topluluğunun da Kosova kurumlarına entegrasyonunun birinci dalgası başarıyla gerçekleşmiş oldu.
Bu entegrasyon sürecinde çok önemli bir rolü Kosova’daki yasal mevzuatın sayısal azınlıkta olan etnik topluluk mensuplarına tanıdığı pozitif ayrımcılık mekanizmaları oynadı. Bu pozitif ayrımcılık mekanizmaları sayesinde diğer topluluklarda olduğu gibi Kosova Türk topluluğu da Kosova’nın yönetim kademelerinde kendini temsil etme imkanı buldu; hatta iktidar ortağı oldu.
Fakat bu pozitif ayrımcılık mekanizmaları bir yandan bu temsil alanını yaratırken diğer yandan da topluluk içinde bir sınır çiziyordu. Çünkü tüm siyasi yapılanmalar etnik temeller üzerinde ilerliyor ve pozitif ayrımcılıkla sağlanan temsil makamları topluluk içinde bir mücadele alanına dönüşüyordu. Dolayısıyla siyasal rekabet çoğunluk toplumu karşısında ve çoğunluk toplumu ile değil, her etnik topluluk için kendi sınırları içinde ve kendi temsilcileri arasında yaşanır oldu.
Bu durum entegrasyon süreçlerinde durağan dönemin ortaya çıkmasına neden oldu. Çünkü etnik topluluklar arası işbirliğinin boyutu yasal mevzuatın tanıdığı pozitif ayrımcılık mekanizmaları kadar ilerledi. Siyasi vizyonlar, bazı durumda da siyasi pazarlıklar bu çizilen ve sınırları belli olan mekanizmalar üzerinden yürüdü. Oysa Kosova’da tam entegrasyonun yaşanması ve siyasi vizyonların etnik topluluk sınırlarını aşabilmesi için yine çift yönlü ve ikinci dalga entegrasyona ihtiyaç duymaktaydı.
İkinci dalga entegrasyon için Kosova Türk topluluğunun, kendi çizdiği sınırları, kendisinin yıkması gerekiyor. Kosova’daki Türk topluluğu hem yetiştirdiği kadrolar, hem de Kosova kurumlarında iktidar ortağı olmak suretiyle gösterdiği olgunluk buna hazır olduğunun işaretini verdi. Dolasıyla mevcut olan durağanlığın kırılması ve ilerlemenin kaydedilmesi lazım. Bunun için bir yandan Türk topluluğu mensupları kendi kadroları ile bu iradeyi gösterip Kosova kurumlarına, pozitif ayrımcılıkla sağlanan koruma mekanizmalarının ötesindeki iktidara da hazır olduğunu göstermesi, öte yandan çoğunluk toplumunun buna kucaklayıcı bir tavırla yaklaşması gerekir. Bu yüzden çift yönlü bir iradeden bahsediyoruz.
Kosova’nın bağımsızlığının 9. Yılı münasebetiyle Parlamentoda düzenlenen törenli oturumda konuşan Cumhurbaşkanı Hashim Thaqi, farklılıklarına bakılmaksızın “Tüm toplulukları entegre ettik ve her gün, hiçbir vatandaşın kendini dışlanmış hissetmemesi için çalışıyoruz” sözlerini sarf etti. Bu sözlerde entegrasyonun gerçekleştiği ancak halen dışlanmışlık algısının bulunduğu ve bu yönde her gün bir çalışmanın yapıldığının tespitini bulabiliriz.
Yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan ve burayı vatan bilen Kosovalı Türkler, sayısal olarak oldukça azınlıkta olmasına rağmen bu toprakların asli unsuru oldukları iradesini daha önce de gösterdikleri gibi bugün de inşa edilmekte olan Kosova devletinde göstermektedirler.
- Bu haber 21-02-2017 tarihinde yayınlanmıştır.