İngiltere Modeli
Göz açıp kapayıp günler, aylar hatta yıllar su gibi geçiyor. Geceler iken gündüzü, Pazartesi iken Cuma’yı sabırsızlıkla beklediğimiz bir dönemden geçiyoruz. Büyüklerimizin dediği gibi, oğul sayılı günler çabuk geçer. Hey gidi günler, çok çabuk geçiyorsun.
Maç günü, hafta sonu derken Süper ligi de yarıladık. İlk 16 haftalık serüven geçen hafta tamamlandı. Kimilerine göre başarılı, kimilerine göre bir hayal kırıklığı daha yaşandı. Ama sezon boyunca sürprizlerle heyecanlandık.
Her sezon 3 büyüklerin gölgesinde geçen yarış, 2016/17 sezonun ilk yarısının en büyük dikkati Başakşehir çekti. Oynadığı futbol, gösterdiği performansla liderliği hak etti. 2 bin seyircisi önüne çıkan takım hem ilk sırada hem namağlup unvanına sahip oldu.
Takım sağlam temeller üzerine kurulmuş, uzun yıllar aynı ortamda top koşturmuş futbolcuların olması, performansı artırıyor. Geçen sezondan kalma yabancılar da form grafiğini yükseltince, takım kendini puan tablosunun ilk sırada buldu.
Takıma genç futbolcular da eklenip iyi bir takım oluşturma amacında teknik direktör. Bunu da başardı. Sadece bir eksik, sezon başında yapılan transferlerde yaşanan fiyasko. Bir türlü istenen performansı gösteremediler. Bu yüzden, Başakşehir de Avrupa sahnesinde pek başarılı olamadı.
Başarı konusunda Osmanlıspor’u da unutmamalıyız. Her yıl yeni bir başarı ekleyerek ilerleyen takım, Avrupa macerası da pek iyi geçti. Lige de iyi tutunan Osmanlıspor, herkesin korkulu rüyası olma seviyesinde geldi.
Her zaman şampiyonluk için oynayan Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe, bu yarı yılki performansları pek dikkat çekmedi. Beşiktaş geçen yılki durumundan uzak, Galatasaray ve Fenerbahçe ise inişli-çıkışlı bir grafik ortaya koydular.
Beşiktaş’ın merkezi oyuncuları gidince, sistem bozuldu, taşlar yerinden oynadı. Yeni gelenler bu yükü kaldıramaz oldular ve beklenen oyun bir türlü gelmedi. Ama toplanan puanlar bu krizi az da olsa örtü. Üç yoldan ilerlemesi işi zorlaştırıyor elbet ama futbolcu sayısı kabarık olunca bunu atlamak daha kolay oldu.
Galatasaray, Avrupa’dan gelen ceza yüzünden sezonun favorisi olarak gösterildi. Sadece Süperlig’de yarışacak olması avantajlı duruma getirdi. Ama öyle olmadı. Çok sayıda futbolcu gönderildi, takıma yeniler eklendi. Ama yine olmadı. Beklenen başarı bir türlü gelmedi.
Sarı-lacivertlilerde durum benzer. Sezon başında teknik direktör koltuğundaki değişiklik takımı geriye döndürdü. İlk haftalar beklenen oyunu göremedi. Taraftar da tam destek vermeyince maçlar seyircisiz oynama durumuna düştü. Haftalar ilerleyince, takım da toparlanmaya başladı. Bunun en iyi ispatı Avrupa’daki başarı.
Durum böyle ama büyük hedeflerle yola çıkan takımların hayal kırıklığına uğradığını da söylemek mümkün. Örneğin Trabzonspor. Yeni başkan, yeni hoca, yeni futbolcular. Artı bir-iki hafta önce yeni de stad. Ama olmayınca olmuyor. Takımın durumu bir türlü ilerleme aşamasına geçemedi. Bu böyle giderse, Karadeniz temsilcisi küme düşme sınırına geçebilir.
Anlatılacak daha çok şey var. Ama umudumuzu yitirmiyoruz ve yeni yıla yeni umutlarla giriyoruz. Umudumuz Türk futbolu yeni yılda yeni başarılarını sıralaması. Belki 2017 yılında Türk futbolu İngiltere’ye benzer ve Türk futbolunun yeni bir Leicester city’si olur.
- Bu haber 03-01-2017 tarihinde yayınlanmıştır.