Kalem, Doğu ve Yol
Doğu’nun Batı’nın en uç çizgisinin alınlarına kader diye yazıldığı, kimileri için teslimiyet kimileri için esaret anlamına gelen belirsizlik…
Kader telleri inceden bir kanun
Teller birbirine vurunca
Ortada ne insan kalır ne de kanun
-Siz 21. yüzyıl şairi, gözlerinizde Orta Çağ’ın karanlığı hüküm sürmekte. Her an aldığınız nefese, yıllardır doğan güneşe, yıldızsız gecelere alışıksınız ama aynadaki görüntünüzle birlikte ne kadar çok şey değişmişti, yabancılaşmıştı. Gökyüzünün maviliği derince olsa da oradaki dalgalar size yabancı… Oysa sen kelimelerin hükümdarısın ne zaman bir cümle kursan Asya’daki, Afrika’daki çocuklar huzurla uyurlardı. İkindi vakti yazmaya başladığında göğün nazlı gelini, kızıl eteğindeki yaprakları saçardı. Hem kim demiş ki en iyi ilaçların eczanelerde olduğunu, kelimelerin iyileştiremeyeceği hiçbir hastalık yoktur.
-En son kader demiştim, siz kalem diyorsunuz. Aslında doğrudur kalem, kelamın gölgesi. Mayası odun eğer o odun Yunus’un odunu ise doğrular Leheb’in odunuysa yanlışlar tecelli bulur. Dağdaki odunlar eğri iken Yunus onları doğrulttu, bunu meşakkatli yollardan geçerek yaptı. Leheb düz yollardan gitti ama sırtında eğri odun taşıyarak. Biz çabuk yoruluyoruz, dinlenip etrafa baktığımızda hala eğrilikleri görerek üzülüyoruz. Oysa tecelliye baksak... Platon’un gölgeler dünyası dediği bu kainat, Yunus’un ve Leheb’in yolu aynı zaman da Platon’un yolu… Tecelli ise Leheb’i cehennemlik, Platon’u filozof, Yunus’u âşık yaptı. Gözlerimdeki Orta Çağ’ın karanlığı değil henüz tecellisi gerçekleşmemiş belirsizliğin gölgesi.
Yazmak ise herhangi bir eylem değildir; kaleminiz, ruhunuz ve kelimeleriniz ittifakta olduğu zaman diliminde gerçekleşir. Doğu’nun çocukları huzursuz uyumaya alışkın, Kudüs de rahat uyuyamamak atalarının yadigârı ne de olsa. Hem bir hazineniz varsa hırsızlar daima peşinizdedir. Onlar için en güzel cümleler asırlar önce kurulmuş bizim yazacağımız dizelere ihtiyaç duymazlar. Ama yine de yazmalıyız ki büyükler ekmek, küçükler şeker bulamadığında umut bulacakları birkaç dizede bizimkiler olsun. Medeniyetlerin kurulduğu bu çağda cümleler edilgen çatılı kurulmaya başladı. Yapılan işten etkilenen başkaları oluyor, yapan ise belli değil. Her şey istedikleri gibi olsun diye uğraşırken heybetlerinden ezilenleri göremiyorlar. Bu yüzden Batı’da ne zaman edilgen çatılı bir cümle kurulsa Doğu görülmeyen öznesi olur o cümlenin.
Tabi bunlar olayların görünen yüzü. Kalp bütün kavuşmaların cumhuriyetidir. Bu yüzden bütün ayrılıklar batındır. Kudüs, onun için bedel ödeyenlerin. Yol onun için çile çekenlerin.
- Bu haber 03-01-2017 tarihinde yayınlanmıştır.