Neyleyim Avrupa’yı
Bülent Sulooca
Bu sezon Türk futbolunda birçok yenilikler yaşanıyor. Küme düşmenin kalkması, yabancı sayı kuralında geri adım atılması, kulüplerin harcamalarında kısıtlama, tribünler seyirciye kapılarını kapatması ve daha birçoğu.
Türk futbolu bu özellikleri ön plana alarak başladı ama yine beklentiler ve hedeflerin çok uzağında kaldı. Yani, aynı tas aynı hamam. Değişen hiç bir şey yok. Avrupa konusu ise berbat. Geçen yılları aratıyor ama kimsenin umurunda değil.
Herkes Avrupa’da başarılı olmak isterken, bütün güçlerini ortaya koyarken Türk takımları ruhu bile kıpırdamıyor. Neyleyim Avrupa’yı der gibisi. Bana, Türk yeşil sahalar yeter. Gücümü orda gösteririm diye haykırıyor.
Oysa nerede o eski zamanlar? Nerede o Süper kupayı kazanmış Cim Bom, Şampiyonlar liginde çeyrek final oynamış Fenerbahçe, namağlup gruplardan çıkma başarısı göstermiş Kara kartal?
Bütün bu başarıların altında başka takımların imzası olduğu var gibi davranan Türk takımları karşımızda. Son birkaç yılda Avrupa sahnesinde sıfır çekmiş Türk futbolu, yaklaşık 40 yıl sonra ne Galatasaray, ne Beşiktaş, ne de Fenerbahçe ülke puanlarına katkı yapabilecek. Bu yüzden, Türk futbolu sıralamada gerilmeye devam edecek, elinde var olan avantajları kaybetme durumunda.
Oysa yıllarca ne kadar çok para harcanmıştı. Ne çok meyveler gördük. İster çilek, ister üzüm. Futbolu yönetenler ne büyük hata yaptıklarını anladığında artık meyveler çürümüş bir halde. Kulüpler borçta boğulurken meyveler ise en iyi dönemini yaşadığı için takımdan ayrılmak istemezler çünkü yatarken para kazanılan tek ülke Türkiye. Bunu kim istemez ki?
Bunun farkında olanların sayısı çok az. Olmayanlar ise federasyonu eleştiriyor. Ya kardeşim, uykudan uyanın artık. Türk futbolu her gün daha karanlık günlerde giriyor. Boğulan birine el uzatın. Bu sıradan biri değil. Bu, Türk futboludur. Bunu emin ellerde olduğunu bilerek bize emanet ettiler. Bunun kıymetini bilelim, ihanet etmeyelim.
Galatasaray’ın kurucusu olan Ali Sami Yen’in sözleri “AMACIMIZ TÜRK OLMAYAN TAKIMLARI YENMEKTİR” tam yeri. Bunu herkes aklında bulundurmalı ve hiçbir zaman unutmamalı.
Ofsayt mı, değil mi? Penaltı niye çalmadı, hakem niye VAR’a gitmedi tartışılacak yerine bu sözleri incelemeli. Günde 20-30 tane TV tartışmalı programları yapacak yerine Galatasaray’ın kurucusu ne söylemek istediğini araştırmalı. Saatlerce bir pozisyonu ileri-geri oynatma yerine nasıl Avrupa’da başarılı olur, yıllarca önce elde ettiğimizi yine tekrarlayabiliriz plan ve programını yapmalı.
- Bu haber 16-10-2020 tarihinde yayınlanmıştır.