Protestolar Ülkesi Makedonya
Makedonya’da olduğu gibi Avrupa’nın veya Dünya’nın diğer ülkelerinde bu sıklıkta protestoların gerçekleşip gerçekleşmediğini merak ediyorum doğrusu. Tabii ki demokrasiye sahip ülkelerde protesto, grev gibi eylemlerin yapılması çok doğal. Biz de ise durum farklı. Ülkemizde ayda en az iki kez eylem gerçekleşiyor. İflas edenlerden tutun eğitimcilere kadar, vergi artışından rahatsız olanlardan yargının kararlarından rahatsız olanlara kadar her alanda protesto gerçekleşiyor.
Protestolar demokratik haktır. Fakat ülkemizde bu tür eylemlerin sıklıkla gerçekleşmesi kesinlikle bir soruna işaret ediyor. Hem de ciddi bir sorun.
İktidarın kararlarına karşı protesto düzenleyenler, iktidarın doğru yolda ilerlemediğini düşünüyor. İktidar yanlıları ise, bu protestoların muhalefet tarafından iktidarı karalamak için düzenlendiğini düşünüyor. Bu düşüncelere bakacak olursak, ülkemizde sadece iktidar ve muhalefet yanlısı vatandaş yaşıyor. Peki ne iktidarı ne de muhalefeti destekleyen vatandaşları yok mu bu ülkede? Her protestoya çıkan muhalefet damgası yerken, çıkmayan da iktidar damgası yiyor. Tam bir parti devleti.
2014 yılının ilk yarısından başlayarak bugüne kadar çok sayıda eylem düzenlendi. Geçen yıla damgasını vuran büyük eylemlerden biri “Monstrum” davası kararlarına karşı olan vatandaşların protestosuydu. Olaylı bitmişti. Fakat davanın kararından rahatsız olanlar hiçbir sonuç elde edemedi.
Geçen yıl gerçekleşen diğer bir eylem de iflas edenlerin düzenledikleri eylemdi. Düzenledikleri protestoda, önce Makedonya Sendikalar Birliği binasına girmek isteyen, protestocular daha sonra hükümet binasına yürüdü. Burada polisle tartışan vatandaşlar, yine bir sonuç alamadı.
Elektrik faturalarının fiyatlarından memnun olmayan vatandaşlar her akşam EVN binası önünde eylemlerini gerçekleştirdi. Fakat yine de bir sonuç getiremedi.
Hatırlanacağı üzere hükümet tarafından yüksek öğretimde reformlar adı altında yapılan yasa değişiklikleri de üniversite öğrencileri tarafından protesto edilmişti. Protestoya binlerce öğrenci katıldı. Bu protestoların ardından bırakın sonuç almayı, öğrenciler muhalefet yanlısı damgası yediler. Ayrıca Eğitim ve Bilim Bakanımız Ademi, ne yazık ki protestoların neden gerçekleştiğini bir türlü anlayamadı.
Maaşlarından ve cezalardan memnun olmayan ilkokul ve lise öğretmenleri de çareyi grevde aradı. Eğitim, Bilim ve Kültür Sendikası genel grev ilan etti. Burada da bir ayrım gerçekleşti. Bazı okullar greve katılırken bazı okullar da katılmadı.
Hükümetin getirdiği gelir vergisi yasasındaki değişiklikler de bir bölüm vatandaşı rahatsız ederek sokağa döktü. Bu vatandaşların birkaç kez protesto gerçekleştirmesine rağmen istedikleri yerine gelmedi.
Olaya dışarıdan bakanlar, ülkemizde her hafta protestoların gerçekleştiğini görerek buradaki demokrasinin hat safhada olduğunu düşünecek. Fakat daha derin baktığında da ilgili kurumların protesto düzenleyenlerle masaya bile oturmadığını görünce ne düşünürler acaba?
Fakat son birkaç haftadır iktidarda bir uzlaşma çabaları gözüküyor. İlk olarak Eğitim, Bilim ve Kültür Sendikası - SONK ile masaya oturan hükümet temsilciler, öğretmenlerin isteklerine yeşil ışık yaktı. Üniversite öğrencilerine uygulanacak devlet sınavını bir yıl erteleyerek, öğrencilerin de gönlünü kazanmaya çalıştı. Son olarak da gelir vergisinde yeniden değişiklikler yaparak, Freelance çalışan vatandaşları da memnun etmek istedi. İktidar ardı ardına geri adım attı. Bu durumda akla protestoların sonuç getirdiği geliyor. Fakat iktidarın istekleri kabul etmesi tam da muhalefetin patlatmakla tehdit ettiği ‘bomba’ sürecine denk geldi. Bu da akıllara şu soruyu getiriyor; “İktidarın geri adım atmasının nedeni ne?”
İktidarın geri adım atmasının nedeni ya bombalar, ya da vatandaşın duyduğu rahatsızlıktır. Fakat şu ihtimal de göz ardı edilmemeli ki, bazen daha uzun adım atmak için, geri adım atarak hız alınır.- Bu haber 20-02-2015 tarihinde yayınlanmıştır.