Şımarıklık
Kötü bir huydur şımarıklık. Tembelliğe yola açan bu alışkanlık, sporcular hayatına sokunca ne kariyer kalır ne de profesyonellik. İnsanlık davranışlarını da zedeleyen bu iş, uyguladığında sağa sola kötü örnek olur.
Son günlerde Türk sporu böyle bir olayı yaşıyor. Yıldız futbolculardan biri adaleti savunuyorum diye hakemin boğazına sarıldı. Kavgaya hazır olan futbolcu hem kendisini, hem Türk sporunu yaktı.
Ama bunu hiç düşünmeden hareket edenler, sonucu düşünmüyor. Şımarıklık en üst düzeye çıkınca kendilerini kaybediyorlar. Kendilerini bir şey sanıp her kapıyı ayakla açabileceklerini düşünüyorlar.
Ama her zaman öyle olmuyor. Her duvar kafayla kırılmıyor. Kapıyı, anahtarla açınca hem daha kolay olur hem kimseyi incitmeden, kimseye kafa tutmadan rahatça içeriye girmek en büyük yetenek.
Bir maçla, bir yıl Avrupa’da oynamakla bu işler olmuyor. İki gol atıp dünyayı yakarım düşüncesiyle gidersen olacağın budur. Bir zıplarsın iki zıplarsın, üçüncüsünde duvara çakılırsın.
İşte birkaç sporcu var ki, şımardıkları için kariyerlerini hiç sayarak yaptıkları saygısız hareketlerle, Türk futboluna gölge düşürüyorlar. Hadi kendilerini yakmak istiyorlar, peki neden diğerlerini de ateşe atıyorlar. Bununla neleri elde etmek istiyorlar? Hedefleri nelerdir?
Tek cevap şımarmaktır. Şımarınca, insan neler yapabileceğini aklım almıyor. Her yolu deneyip ilgiyi kendi üstüne çekmeye çalışıyor. Gerekirse adam da döver, bıçak da çeker. İnsanlar, sen buranın kralısın diyene kadar her yolu dener.
Bu kişiler için tek cevabım var. Futbol, gücünü göstermeyecek yer değil. Diğer spor dalları var, dövüş yeteneklerini o sahalarda sür. Boks, kik boks gibileri. Hem kafa tutarsın, hem becerilerini seyirciye izlettirirsin.
Böylece Türk futboluna zarar verilmez. Seyirci, maçların güzelliklerinden zevk alır, yönetici, hakem ve sporcu ise burnu kanamadan, kimseden dayak yemeden evine, ailesine kavuşur.
- Bu haber 22-05-2018 tarihinde yayınlanmıştır.