Tarihçi Kerim Lita’nın Makedonya Türkleri ve Onların Türkiye’ye Göç Etmeleriyle İlgili Bazı Gerçek Dışı İddiaları
Makedonya Cumhuriyeti Devlet Arşivi’nin mevcut Müdür Yardımcısı, saygıdeğer meslektaşım - tarihçi Sn.Kerim Lita’nın (Qerim Lita) son yıllarda okuma fırsatı bulduğum ve İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Makedonya Halk Cumhuriyeti’nden Türkiye’ye genel olarak Arnavutların göçü ile ilgili Arnavutça dilinde yayınladığı birkaç eserinde, biz Makedonyalı Türklerle ilgili olarak bir dizi gerçek dışı bilgiler yayınlamıştır. Onun ve onunla aynı fikirde olan daha birkaç kişinin bu gibi yalan bilgilerine, aynı konuda hazırlamış olduğum ancak henüz yayınlamadığım bilimsel araştırmamda geniş cevap vermiş bulunmaktayım. Bu reaksiyonu vermeme, 18 Mayıs 2017 yılında Al Jazeera Balkans televizyon kanalında yayınlanan “Ugrozena Veçina” programının 1-ci Bölümünde aynı gerçek dışı bilgilerin tekrar edilmesi sebep olmuştur. Devamında kısaca onun aşağıdaki hatalı tezlerini cevaplamaya çalışacağım:
1. Gerçekten Türkler sadece Doğu Makedonya’da mı varmış/ varlar?
- Osmanlı Türklerinin 14. asırda Balkanlara gelmeden yüzyıllar öncesinden Türk ve İslam unsurlarının Balkanlar ile daha geniş Avrupa coğrafyasında mevcut oldukları, tarih biliminde herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu yüzden de, Osmanlı Türkleri önce Batı Balkanları, ardından da 1453 yılında İstanbul’u fethetmiş olmaları tesadüf değildir;
- Türklerin sadece Makedonya’nın doğusunda değil de ülkenin tüm bölgelerinde var oldukları bilinen bir gerçektir, bu yüzden de bunu kanıtlamaya çalışmak gereksizdir. Türk unsurunun yüzyıllar boyunca günümüzde de devam etmek suretiyle, bugünkü Makedonya Cumhuriyeti topraklarının tümünde var olduklarının açık kanıtı olarak, Osmanlı, Osmanlı sonrası ve son dönemlerde yapılmış olan nüfus sayım istatistiklerinin incelenmesi yeterlidir. Ancak eksik bilgiye sahip kişilerin ikna edilmesi ile yukarıda somut örneğini verdiğim eserdeki bilgilerin yanlış olduğunu göstermek vesilesi ile iki örnek sunacağım: a) 1921 yılında bu bölgede yapılmış olan ilk resmi nüfus sayımının istatistiki verileri, ve b) Ünlü Yugoslav demografikçisi Yovan Trifunovski’nin 20. asrın 60’lı yıllarında sunmuş olduğu bulgular. Bununla bağlantılı olarak örneğin 1921 yılında, konuştukları anadiline göre, Kalkandelen Belediyesi’ndeki toplam nüfustan (15.119 kişi) 6.432’si Türk, 1.298’i ise Arnavutmuş. Gostivar şehrinde ise toplam 4.830 kişiden 3.743’ü Türk, 138 kişi ise Arnavutmuş. T. Yovanovski’nin 20. Asırın 60’lı yıllarında Polog vadisinde (Bu bölgedeki Türklerin büyük sayıda Türkiye’ye göç etmiş olduğu dönemde) gerçekleştirdiği saha araştırmalarına göre, bölgedeki toplam 14.446 haneden 9.038 hane Arnavutlara, 4.651 hane Makedonlara, 757 hanesi ise Türklere aitmiş. Bu topraklarda 1948 ila 2002 yılları arasında yapılmış daha sekiz nüfus sayımı sırasında da benzer bilgilere rastlamaktayız. Ki bu bilgiler, K.Lita’nın Arnavutça dilinde yayınlanmış olan “Naçertania - K.Cervenkovski dhe identiteti shqiptar ne Maqedoni-1945-1954”, Vellimi I, Shkup 2007” isimli kitabının 326. sayfasında tabela ile de doğrulanmaktadırlar;
- Aynı kitabında K. Lita “Batı Makedonya’daki Türklerin sayısı, Doğu Makedonya’da bulunan Arnavutların sayısı ile eşitmiş” ifadesiyle de gerçek dışı bilgiler sunmaktadır. Bu bilgilerin yanlış olduğu, onun yukarıda andığımız tabelasında ortaya koymuş olduğu sayılarla da ortaya koyulmaktadır. Çünkü kendisinin sunmuş olduğu tabelaya göre 1948 yılında Batı Makedonya’daki (Kalkandelen, Gostivar, Debre ve Kırçova bölgesi) Türklerin sayısı 5.145 iken, aynı yılda Doğu Makedonya’da (Berova, Koçana, Kıratova, Kriva Palanka, Radoviş, Sveti Nikole, Ustrumca, Delçova ve İştip bölgesi) yaşayan Arnavutların sayısı 102’ymiş. Gerçek/asli Türklerin Makedonya topraklarında daimi varlığını kanıtlayan daha sayısız kanıt bulunmaktadır, ancak bunları başka bir vesilede aktarmayı düşünüyorum.
2. Göç eden Türklerin hepsi Doğu Makedonya kökenli mi imişler?
- K.Lita’nın ortaya atmış olduğu bu tezin cevabını zaten yazının üst kısımlarında cevaplandırılmıştır, Makedonya’nın tüm bölgelerine ait göç etmiş kişilerin büyük bölümünün Türk asıllı olduklarına dair ise sayısız kanıt bulunmaktadır. Kanıtlarla ilgili olarak, konu ile ilgili belgelerin korunduğu MANU, Makedonya Cumhuriyeti Devlet Arşivi, Sırbistan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Arşivi, Yugoslavya Arşivi vb. yerlere bakmak yeterlidir, böylece sayın K.Lita’nın bu konu ile ilgili ortaya attığı iddianın yanlış olduğunu açıkça görmüş olacağız.
Sonuçta Lita Bey veya onunla aynı fikirde olan diğer kişiler; Üsküp, Kumanova, Kalkandelen, Gostivar, Debre, Merkez Jupa, Struga, Ohri, Resne, Manastır ve Pirlepe ile civar bölgelerden Türk kökenli göçmenlerin olmadığına dair tek bir belge/ gerçeğe işaret edebilirler mi?
3. Makedonya’daki 1948 yılında 95,940 kişi olan Türk nüfusunun sayısı, 1953 yılında 204.000 kişiye artmış olması gerçek miymiş ve Makedonya’da Arnavutların Türkleştirilmesine dair kampanya yürütüldüğü doğru mudur?
- Bu sorunun ilk bölümündeki konu ile ilgili gerçeklerin ortaya koyulabilmesi için Makedonya’da uzun vadede mevcut olan birçok durum ve koşulların karşılaştırılmış analizinin yapılması gereklidir. Bariz nedenlerden ötürü konu ile ilgili olarak bu vesileyle sadece aşağıdaki bilgiyi sunmak istiyorum: 1953 yılında gerçekleştirilmiş olan Nüfus sayımı sonuçlarının güvenilirliğini kontrol etmek için, öncelikle 1948 yılında gerçekleştirilmiş olan Nüfus sayımı sonuçlarının güvenilirliğinin kontrol edilmesi gereklidir. Bunun nedeni ise şudur:
Başlangıç noktası olarak 1921 yılında anadillerine göre günümüz Makedonya Cumhuriyeti topraklarında 136.752 kişinin kendini Arnavut, 121.663 kişinin de Türk olarak ifade ettiği bilgisinden yola çıkarsak ve bu sayılara, diğer bazı gelişmeleri de dikkate alarak bu sayılara her iki milletin 1921 ila 1948 yılları arasındaki doğal nüfus artışı temelinde yaklaşık artmış olabilecek kişi sayısı eklenirse, 1948 yılında ifade edilmiş olan Türk nüfus sayısının gerçek dışı olduğu apaçık ortaya çıkacaktır. Şöyle ki; 1921 ile 1931 yıllarında Arnavut ve Türk nüfusu arasındaki farkın 15.000 kişi olduğu bilgisini, bazı Arnavut milliyetçi çevreler de dahil olmak üzere belirli merkezler tarafından Türk nüfusu üzerine gerçekleştirilen baskıları, özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında başlayan ve 1948 yılına kadar devam eden Batı ve Güney Batı Makedonya’daki Türk nüfusunun gönüllü veya zoraki olarak Türk’ten Arnavut’a asimile olmaları, ve söz konusu dönemdeki göç eden Türk ve Arnavutların yaklaşık sayısı gibi gerçekleri göz önünde bulundurursak, 1948 yılındaki nüfus sayımı sonuçlarında Türk nüfus sayısının gerçek sayıdan çok daha düşük olduğu apaçık ortaya çıkacaktır. Yapmış olduğum hesaplamalara göre, 1948 yılında sayım sonucunda gösterilen 95.450’nin aksine, o yılda Makedonya’da ortalama 170.000 Türkün olması gerekirken, 1953 yılında sayım sonucunda gösterilen 204.000’in aksine, o yılda ortalama 190.000 Türkün olması gerekirdi. K.Lita’nın 1948 ile 1953 yıllarındaki nüfus sayımları arasındaki yıllarda Türklerde görülmüş artı 108.000 kişiden en az 58.270 kişinin Arnavut olduğuna dair ortaya koymuş olduğu iddianın doğru olmadığını, diğerlerinin yanında Galaba Palikruşeva’nın doktora tezi içeriğinde yer alan ve 1953 yılında Makedonya’da anadillerine göre 895.691 (+34.992) Makedon’un, 153.160 (-50.778) Türkün ve 183.805 (+21.281) Arnavut’un yaşadığı ortaya koyulmuş olan verilerinden de anlamış oluruz. Yani, 1953 yılında kendini Türk olarak ifade edip de belki de Türk olmayan kişilerin sayısı, K.Lita’nın iddia ettiği 58,270’in aksine, ancak 21.000 kişi civarında olabilir. Bu durumla ilgili olarak Lita’nın; Türklerin 1948 yılındaki 95.000 olan sayısının 1953 yılında 204.000’e çıkmasının Arnavutlara yapılan siyasi baskı ile Türkleştirme kampanyasının sonucu olduğu iddiası da doğru değildir. Sebeplerine gelince:
- O dönem içerisinde Makedonya topraklarında, hem Türklerin hem de Arnavutların da dahil olduğu tüm Müslüman nüfusun göç etmelerini sağlayacak olan kampanyalar yürütülüyormuş. Yani o dönem içerisinde Arnavutların Türkleştirilmesi kimseye kazanç sağlamazdı ve kimsenin çıkarına değildi. Dönemin Türkiye Cumhuriyeti Üsküp ve Belgrat diplomatik – konsolosluk temsilcilerinin göç edebilmek için her şeyden önce Türk asıllı olma şartını koymasından ötürü, göç etmek isteyen Arnavutların “Türkleşmeleri” de “kendi rızalarıyla” oluyormuş. Farklı halkların asimilasyon hakkında konuşmak istiyorsak, o zaman bugünkü Makedonya Cumhuriyetinin bazı bölgelerinde, İkinci Dünya Savaşı sırasında ve 1950’ye kadar, Türklere karşı yürütülen Arnavutlaşma kampanyasını da konuşmak gerekiyor, diye düşünüyorum.
- K.Lita’nın Arnavutların farklı dönemlerde ve farklı sebeplerden ötürü kendilerini Türk kökenli olarak ifade etmeleriyle ilgili olarak sunmuş olduğu sonuç doğrudur, ancak bu sadece Arnavutlara özgü bir özellik değildi/değildir, Türkler de dahil olmak üzere bu özellik tüm milletlerde görülmektedir. Bu konuda örnek vermek gerekirse, Balkan Savaşları’nın ardından başlayan ve özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan 1948’in ortalarına kadar yoğun şekilde devam eden Makedonya’daki Türklerin asimile edilmesi süreçleri, farklı yoğunluk ve değişik şekillerde olmak üzere günümüzde de devam etmektedir ve günümüzde bu asimilasyon her şeyden önce özellikle etnik olarak karışık olan ve Arnavut unsurunun daha yaygın olduğu bölgelerde yapılan karışık evlilikler yoluyla görülmektedir. Bu iddiamın doğru olduğunu; yoğun göçten başlayarak son yıllarda gerçekleşen nüfus sayımlarına kadar Türklerin sayılarında sürekli düşüş, Arnavutların sayılarında da sürekli artış görülmesinden de görebiliriz.
- Milli kökenin Arnavut, Torbeş ve Boşnak’tan Türk’e geçiş yapılması 1954 yılından başlayarak, yasaklandığı 1957 yılının sonuna kadar sürmüştür. Bu yüzden de sözde Arnavutların Türkleştirilmesi kampanyasından dolayı 1953 yılındaki Nüfus sayımında büyük sayıda Arnavut’un kendini Türk kökenli olarak gösterdiklerine dair ortaya atılan iddia mantıklı değildir. O yılki nüfus sayımı 31 Mart 1953’te düzenlenmişken, göç kampanyasının yoğunlaşması ise 1953 yılının ikinci yarısı ve özellikle de 1954 yılından itibaren başlatılmıştır.
- Arnavutların bir kısmının Türkiye’ye göç edebilmek amacıyla kendilerini Türk olarak ifade etmesi, Makedonya Halk Cumhuriyeti’ndeki Arnavut nüfus sayısında yaşanan büyük düşüşün belirleyici faktörü olarak hiçbir şekilde gösterilemez. Aynı zamanda, Türk nüfusun büyük bir kısmının Arnavut olarak anılması için de bahane / mazeret olamaz. Bu yüzden de K.Lita’nın Makedonya’daki o dönem Arnavutlarının %50’sinin Türkleştirildiğine dair ortaya çıkartmış olduğu sonuç, ortaya tahmin atmış olduğu bir orandır.
4. 1953 ila 1959 yılları arasında Makedonya Halk Cumhuriyeti’nden Türkiye’ye göç eden 143.800 göçmenin hepsi Arnavut asıllı mıydı?
- Göçen tüm 143.800 kişiden hepsinin Arnavut olmadığına dair en iyi cevabı, K. Lita’nın Arnavutça dilinde kendi yayınlamış olduğu “Shperngulja e Shqiptareve nga Maqedonija-1953-1959“- Studime allbanologjike, Shkup 2008 isimli kitabında, yine kendi vermiştir. Yani, Makedonya Cumhuriyeti Devlet Arşivi’nde konu ile ilgili belgeye (1.427.84.86/493-508) göre 1953 ile 15 Mart 1959 yılları arasında Makedonya Halk Cumhuriyeti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne toplam 143.800 kişi göç etmiştir ve bunların bir kısmının Arnavut kökenli olmasına rağmen, tüm 143.800 kişi Arnavut değildir. K.Lita’nın sözü geçen televizyon kanalında bu iddiayı muhtemelen yanlışlıkla ortaya atmıştır.
Yine onun yukarıda anılan eserinde, ülkeden 15 Mart 1959 yılına kadar göç eden 143.800 kişiden 100.000’inin Arnavut kökenli olduğuna dair ortaya koyduğu iddiası da, bana göre doğru değildir. Bu iddianın doğru olmadığı sonucu, diğerlerinin yanında 1961 yılında gerçekleştirilen Nüfus sayımı sonuçlarının incelenmesinden de ortaya çıkar. Yani, eğer ki 1959 yılına kadar Türkiye’ye 100.000 Arnavut göç ettiyse, G.Palikruşeva’nın elde ettiği sonuçlar dikkate alındığında ortaya çıkan 1961 yılındaki Nüfus sayımı sonuçlarındaki 183.108 Arnavut kökenli yerine, önemli ölçüde daha düşük sayıda (110.000 civarında) Arnavut’un olması gerekmektedir.
5. Başkan Tito ve Türk Dışişleri Bakanı Fuad Köprülü, 1953 yılında SFYC’dan 400.000 Müslüman’ın Türkiye’ye göç etmesi ile ilgili görüşmeler gerçekleştirdiler mi?
- Sosyalist Federatif Yugoslavya Cumhuriyeti Başkanı Yosip Broz Tito, Kabine üyeleri ve diğer Yugoslavya yetkili kurumları ile Türkiye’nin Belgrat Büyükelçileri Kemal Köprülü ve Agah Aksel, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Fuad Köprülü ve diğer Türk temsilciler arasındaki faaliyetler/iletişimler, geçen yüzyılın 50’li yıllarında gerçekleşmiştir ve bu iletişimlerin ana konusu 400.000 Yugoslavya Müslüman’ı değil de, az sayıda Türklerin göçünün gerçekleştirilmesi hazırlıklarının sağlanması noktasındaydı. Yani 1938 yılında 200 – 250.000 “Slav olmayan halkların” (Türkler ve Arnavutların) anlaşmalı şekilde göç etmesi ile ilgili imzalanmış olan “Yugoslav – Türk Sözleşmesi”nden farklı olarak; 1953 yılında Başkan Tito ile Dışişleri Bakanı Köprülü arasında imzalanmış “Centilmenlik Anlaşması” ve aynı yılın nisan ayında, YFHC’nin Dışişleri Sekreterliği ile Türkiye Cumhuriyeti Belgrad Büyükelçiliği arasında imzalanan anlaşma ile, tüm Türk ile geri kalan Müslüman halk için değil de, insancıl nedenlerden ötürü (ayrılmış ailelerin birleştirilmesi amacıyla) az sayıda Türk nüfusunun göç etmesi için mutabakat sağlanmıştır. Türk ile Arnavutlar da dahil olmak üzere geriye kalan Müslüman halkın göç etmesine, Yugoslavya/Makedonya tarafının işbu sözleşmeleri kötüye kullanması sayesinde “imkan verilmiştir”.
Ve son olarak belirtmek isterim ki, ilgili uzmanlar tarafından sonuna kadar araştırılmamış tahminler sonucunda, önemli konular hakkında ortaya attıkları iddialar kabul edilebilir değillerdir ve hatta zararlı olabilirler. Yetkili uzmanlar tarafından iddia edilen bu türdeki sonuçlar, ayrıca zaman içerisinde çekici/istismar edilen kaynaklar haline dönüşüp her türdeki yazar ve sözde uzmanlar tarafından yaygın olarak alıntı şekilde aktarılmaya başlanacaklardır. Bu aktarılanlar da ihtiyatsız okurlar tarafından okundukları zaman da, okuyucu tarafından “tartışılmaz gerçek” olarak kabul edilecektir.
Not: Bu makalenin Makedonca versiyonunu okumak isteyen okuyucular, salimsblog.wordpress.com, adresinden ulaşabilirler. Salim Kadri Kerimi, Tarihçi - Emekli diplomat
- Bu haber 04-07-2017 tarihinde yayınlanmıştır.