Teknolojik Devrim ve Olaylara Farklı Bir Perspektiften Bakmak (2)
Günter Mercan
“Bir problemi onu yaratan düşünce yapısıyla asla çözemeyiz.” (Albert Einstein)
Geçen yazımda, dördüncü sanayi devriminin küresel ekonomi üzerinde, özellikle de en kritik iki boyut olan: büyüme ve istihdam açısından muazzam, belli bir etkiyi bir diğerinden ayırmanın son derece zor olacağı kadar geniş ve çok yönlü bir etkisinin olacağından bahsetmiştim. Bu konu hakkında yazmayı planladığım yazı dizisinin bu ikinci yazısında, teknolojinin ekonomik büyüme üzerindeki potansiyel olumlu etkisine rağmen onun en azından kısa vadede işgücü piyasaların üzerindeki olumsuz etkilerini dikkate almak isterim.
İktisatçı John Maynard Keynes 1931’de yaygın teknolojik işsizlik konusunda bir uyarı yapmıştı: “İşgücü kullanımından tasarruf etme araçlarını keşfetmiş olmamız onun için yeni kullanımlar bulma hızımıza ağır basıyor.” Son birkaç yıl içinde bilgisayarların çok sayıda işi, özellikle muhasebeciler, kasiyerler ve telefon operatörlerinin işlerini ikame ettiğinin kanıtlarının ortaya çıkması bu tartışmayı yeniden alevlendirdi.
“Görünmeyen Ekonomist” kitabının yazarı Tim Harford, “Modern Ekonomiyi Şekillendiren Elli İcat” adlı kitabında elli icadın ele alındığı bireysel bölümlerden birinde robotları konu alıyor ve Keynes’in yaptığı ünlü uyarının o zamanlar doğru çıkmamış olsa da, bu kez doğru çıkabileceğine atıf yapıyor. Endüstriyel robotların satışları yılda %13 civarında büyüyor. Bu da robotların “doğum oranı”nın her beş yılda bir neredeyse iki katına çıktığı anlamına geliyor. Geçen yazımda behsetmiştim, yıllarca, işçilerin daha ucuz olduğu gelişmekte olan pazarlarda “ülke dışında” üretim yapma eğilimi vardı. Şimdi bu eğilim “ülke içinde” üretim yapmak yönünde ve robotlar da bunun bir parçası. Robotlar gittikçe daha çok şey yapıyor. Marul toplayıcılığı, barmenlik ve hastanelerde hademelik yapıyorlar.
Birçok farklı çalışma kategorisi, özellikle mekanik tekrar ve hassas el emeği gerektiren işler daha şimdiden otomasyona tabi tutulmuş bulunuyor. Er ya da geç, çoğu kişinin öngördüğünden daha önce hukukçular, finansal analistler, doktorlar, gazeteciler, muhasebeciler, sigortacılar ve kütüphaneciler gibi çok farklı mesleklerin çalışması kısmen ya da tamamen otomasyona tabi tutulacak. En yaratıcı mesleklerden birine, yazarlığa bakalım. Yazar Selman Kayabaşı, “Yarınki Türkiye Devleti – Yeni Çağı Kaçırmak Vebaldir (2)” yazısında okurlarına, yani bizlere şu soruyu soruyor: Şu an okuduğunuz bu makaleyi bir insan değil de bir bilgisayar kaleme almış olabilir mi? Elbette. Bu durum ABD’de yaşandı. New York Times gazetesi yapay zekâya yazdırdığı bir makaleyi köşe yazarlarının bulunduğu sayfaya uydurma bir isim altında paylaştı. Bu yazı-analizi takipçiler tarafından binlerce kez okunmasına rağmen yapay zeka tarafından yazıldığını anlayan çıkmadı. Kayabaşı’nın anlattığına göre yapay zekânın yazdığı bir roman birkaç yıl önce bir edebiyat yarışmasında finale kalmıştı.
Aynı şekilde, yarışma programı Jeopardy’de insan şampiyonları yendiği için manşetlere çıkan IBM’nin Watson’u, şu an akciğer kanseri teşhisinde doktorlardan daha iyi. Yazılım, bir davayı kazanmada hangi argümanların daha çok işe yarayacağını tahmin etmede deneyimli avukatlar kadar başarılı. Robot danışmanlar yatırım tavsiyeleri veriyor vs.
Oxford Martin Okulu’ndan iki araştırmacı, iktisatçı Carl Benedikt Frey ile makine öğrenme uzmanı Michael Osborne 702 farklı mesleği, otomasyona tabi olma olasılıklarına göre, otomasyon riskine en az duyarlı olanlardan riske en duyarlı olanlara doğru (0 veya hiç risk olmayan çalışma yerleri; 1 ya da çalışma yerinin bir tür bilgisayar tarafından tamamen ikame edilme riski) sıralayarak teknolojik inovasyonun istihdam üzerindeki potansiyel etkisini sayısallaştırdılar.
Bu araştırmanın sonuçlarının yer verildiği Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu Klaus Schwab’ın “Dördüncü Sanayi Devrimi” adlı kitabında otomasyona en yatkın olan on meslek, en risklisinden başlayarak, şöyle sıralanmıştır:
- Tele-pazarlamacılar (0,99)
- Vergi Danışmanları (0,99)
- Sigorta Eksperleri, Otomobil Hasarları (0,98)
- Hakemler ve Diğer Spor Görevlileri (0,98)
- Mahkeme Kâtipleri (0,98)
- Restoran ve Kafelerde Garsonlar (0,97)
- Emlak Komisyoncuları (0,97)
- Tarım İşçileri Aracıları (0,97)
- Sekreterler ve İdari Asistanlar, Hukuk, Tıp ve Yönetim Dışında (0,96)
- Kuryeler (0,94)
Otomasyona en az yatkın olanlar, en az risklisinden başlayarak, şöyle sıralanmıştır:
- Akıl Sağlığı ve Madde Bağımlılığı Sosyal İşçileri (0,0031)
- Koreograflar (0,0040)
- Doktor ve Cerrahlar (0,0042)
- Psikologlar (0,0043)
- İnsan Kaynakları Yöneticileri (0,0055)
- Bilgisayar Sistem Analistleri (0,0065)
- Antropologlar ve Arkeologlar (0,0077)
- Deniz Mühendisleri ve Bahriye Mimarları (0,0100)
- Satış Yöneticileri (0,0130)
- Genel Müdürler (0,0150)
Frey ve Osborne’un çalışmalarının gösterdiği gibi dördüncü sanayi devriminin bütün dünyada işgücü piyasaları ve çalışma yerleri üzerinde kaçınılmaz olarak büyük bir etkisi olacaktır. Fırsatların ve tehditlerin ince bir çizgiyle ayrıldığı, zamanı ve enerjisini doğru değerlendirenlerin çok büyük imkânlara ulaşacağı, ama rotasını şaşıranların hayati risklerle karşı karşıya kalacağı bir dünya bizi bekliyor. Michio Kaku, 1994 tarihli “Hyperspace” isimli kitabında göletlerinde yüzüp durmakta olan bir sazan balığı ailesini örnek verir. Onların perspektifinden bakıldığında, bir gölette yaşadıklarından ya da bu göletin su denen bir sıvıyla kaplı olduğundan balıkların haberleri yoktur. Onların dünyası bundan ibarettir ve bunu kanıksamışlardır. Ancak, eğer bir balık ansızın büyük bir sıçrayış yapar ve içinde bulunduğu göletin su yüzeyinin üstüne çıkarsa, daha geniş bir perspektiften göleti, balık dostlarını ve suyu görme ihtimaline kavuşur. Böylece, gölet ve sudan ibaret bir dünyadan geldiğini anlar. Fakat, aynı zamanda göletin dışında çok daha büyük bir dünya, sudakinden daha farklı işleyen bir ortam olduğundan da haberdardır artık. Bizde kimse yerinden kıpırdamaz. Halbuki, değişmeyi, değiştirmeyi bilmemiz, öğrenmemiz gerek. Yeni çağdan en iyisini almak için konforumuzdan vazgeçmeyi göze alacak ve kendi dünyamızı kendimiz yerinden oynatmayı bileceğiz. Unutmamalıyız ki bir insanın bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır.
- Bu haber 14-10-2019 tarihinde yayınlanmıştır.