Adam Gibi Adam
Dünya’da adamların sayısı gittikçe azalıyor ama arada sırada görmek mümkün. Efendilikleriyle, davranışlarıyla ve yaptıkları hareketleriyle herkesin gönlünü alıyor, alkışlarını topluyorlar, gönüllerde taht kuruyor.
Son zamanlarda futboldaki adamlar yok oluyor gibi. Ne etik davranışlarını görebiliriz, ne de insana yakışan hareketler. Bu özelliği bozan da başta paradır. Bazıları azıcık para gördü mü, adamlıktan kabadayıya geçer. Kendi çıkarlarını ön plana atarak kimse umurunda değil.
Oysa ülke, milli forma, bayrak denildiğinde sular durmalı. Ne çıkarın olursa olsun, söz konusu ülkenin başarısıysa her şeyi bir yana bırakıp halkı başarılarla sevindirmeli.
Maalesef, bu his artık yok denilecek kadar az çoğu sporcuda. Sadece paraya ve aleme göz dikmişler. Diğer her şey vız gelir, dünya umurunda değil. Gelsin paracılar, gelsin şöhret haykırıp duruyorlar. Ama geldiği gibi gitmeyi de biliyor şu şöhret, şu paracıklar.
Öncelikle topluma nasıl faydalı olabilirim demeliyiz her birimiz. Ardından alanımızdaki becerilerimizi sunmalıyız, tabi kıvırmadan. Her birimiz böyle davranırsak, bu mantıkla çalışırsak insanlığa güzel örnek olacağımıza eminim.
İtalya’nın dünyaca ünlü kalecisini izledim geçen hafta. İsveç’le yapılan Dünya kupası eleme maçlarında, İtalya vizesini alamadı. Maçın ardından Buffon gözyaşlarını tutamadı. Ülkesi, 60 yıl sonra bu büyük organizasyona katılmayacağı için çok üzgündü. Kaptan’ın gözyaşları milli duygusunu gösteriyor. Büyük adam da olduğunu. Demek ki, milli kaleci için her bir başarı çok önemli. Her bir galibiyet çok anlamlı.
Bu işleri, şöhretle karıştırsaydı ne gözyaşı akıttırırdı, ne de bayrak önemli olurdu. Rusya biletini alamadık ya da benzer demeçler vererek konuyu kapatır, evine gidip de rahatça uykusunu alırdı.
Böyle yapanları da gördük. Aman, Dünya şampiyonasına gidip de ne yapacağız düşüncesiyle hareket edenler, hiç vicdan azabı yaşamadan futbola devam ediyorlar.
Bazı sporculara ne milli başarı, ne de milli forma pek büyük bir anlam yaşatmaz. Sıradan bir iş gibi bakıyorlar. Gol atarsam atarım, atmazsam da atmam deyip yoluna devam ediyor. Ne bir ağrılık üstüne yüklendiğini hisseder, ne de başarısızlığın acısı kalbini yakar.
İşte, durum böyle olunca milli heves gençleri de etkiler. Falancası yaptı da ben niye yapmayayım der, abisinin yolundan gider. Ama hep unutulur bayrağın oluşunda ne kadar şehit katılmış, hür yaşasın diye ne kadar büyüğümüz ateşe atılmış.
Bunlar düşündürecek şeyler. Bunları göz önüne alınca davranışlarını değiştireceğini, hareketlerine dikkat edeceğini inanıyorum. Sadece bir forma değil, namus borcu olduğunu öğreneceğini düşünüyorum. Düzelecekler diye umut ediyorum.
- Bu haber 21-11-2017 tarihinde yayınlanmıştır.