Goran Stefanovski’nin ardından…
Telefon Çalıyor…
A. R. Yeşeren
Goran Stefanovski tiyatronun içinden gelen bir ailenin çocuğuydu.
Babası Mirko Stefanovski, Makedon Halk Tiyatrosu oyuncusu. Sonraları sadece yönetmenlik yapan Mirko, Milli Kurum Üsküp Türk Tiyatrosunda “Bizim Müfettiş” (1960), “Deniz Feneri”(1960), “Gerçek Ölmüş” (1965), “Kadın Dilsiz Olunca” (1967), “Bülbül” (1967), “Benim Tüm Oğullarım” (1968), “Haydi” (1968), “Çizmeli Kedi” (1969), “Uzaylı Adam” (1969), “Ali Baba ve Kırk Haramiler” (1970), “Hükümdar ve Çoban” (1970), “Kasper Kurtarıcı” (1971), “Oksa Büyücüsü” (1972), “Rüzgarda İnce Bir Dal” (1973), “Otello” (1973), “Ömer ile Meryem” (1976), “İvan İvanoviç Var mıydı?” (1978), “Hüzünlü Aile” (1979) gibi oyunlarını sahneye koyar.
Annesi Nada Stefanovski, Makedon Halk Tiyatrosu oyuncusu o da.
Goran Stefanovski Milli Kurum Üsküp Türk Tiyatrosunda iki oyunu sahnelenir: “Klinç” (1989) ve “Dövmeli Canlar” (“Tetovirani Duşi”,1991).
“Dövmeli Canlar”ı, Zekir Sipahi çevirir ve o haliyle Türkiye’de de sahneye koyulur. En çok tutulan ve oynanan oyunu da “Dövmeli Canlar”dır. Ve 80’li yıllarının Yugoslavya’sında en çok aranan en çok oynayan oyun yazarı da odur. Çok değil, her yıl bir oyun yazar Goran, yazar yazmaz da Lublana’da, Belgrat’ta, Zagrep’te Saraybosna’da Üsküp’te hemen sahneye konar sıcağı sıcağına.
“Jane Zadrogaz”, “Divo Meso”, “ “Let vo Mesto”, “Hi-Fi”, “Duplo Dno”, “Tetovirani Duşi”, “Crna Dupka”, “Long Play”, “Kula Vavilonska”, “Çemodrinski se Vraçat Doma”, “Sarajevo”, “Sega mu e Majkata”, “Bakanali”, Casabalkan” onun oyunlarıdır… yanı sıra da 5 Tv oyunu, 2 Tv filmi, 1 Tv dizisi ve radyo oyunu. Nerde yayına girse orada ilgiyle izlenir, nerede sahneye konulmuşsa kapalı gişe oynar.
Bir seferinde evine konuk olmuştuk Zekir Sipahi’yle beraber (1977). Zekir o ara Üsküp’ün bir numaralı resital sanatçısıydı. Orhan Veli, Nazım Hikmet, Duşko Trifunoviç, Dara Sekuliç, İliya Cacev şiir resitalleriyle ad yapmış, özlenen, izlenen bir şiir dinleticisi bir şiir anlatıcısıydı. Şiir onun ağzında şiir, resital onun yorumunda resitaldi. İlk oyununu 1974’te yazan Goran da tiyatro dünyasına yeni yeni adımlayan bir yazardı.
Mumları yakmış, gramofonda, “Leb i Sol” rok grubunun yeni çıkmış ilk taş plağını, ilk long play’ini (uzunçalarını) dinliyorduk. Goran’ın gururu yüzünden okunuyordu çünkü birçok bestenin söz yazarıydı, çünkü grubun başında kardeşi Vlado Stefanovski vardı. Gerçekten de, Makedon halk şarkılarının, Makedon eski kent şarkılarının esintileriyle akıp giden müthiş bir çağdaş yorumdu kulaklarımızın pasını silen. Kendine özgü, coğrafyasına has bir çıkıştı bu dünyanın pop rok müzik sahnesine. Ve çok uzun bir zaman da o sahneden hiç inmeyecektir.
Zekir, Goran’dan kendisine bir monodram yazmasını istedi. O da, neden olmasın, dedi ve bir süre düşündü.
-“Bir Telefona, ne dersin, dedi, telefon çalıyor… (durdu), bunu bir düşünelim… “
(Telefon monodramı gerçekleşmedi ama, yıllar sonra, nedense bir şiir doğdu)
Goran, İngiltere’ye taşındı, orada yaşadı, orada yazdı. Tıpkı babası Mirko Stefanovski, anası Nada Stefanovski, kardeşi Vlado Stefanovski gibi yazdığı da yaşadığı da Makedonya’ydı.
Makedonya onu arayacaktır, özleyecektir, özledikçe de Makedonya’nın gelmiş geçmiş en büyük oyun yazarını sahneye koyup anacaktır.
ALO, ÜSKÜP!
(1977)
-Goran Stefanovski’ye-
Zekir: Bir oyun yaz bana Goran
Bir monodram
Epeydir soframda şiir görmedim
Görmeyince de içim gidiyor
Goran: Bir telefona ne dersin
Telefon çalıyor
Ve…
Zekir: Evet, çok güzel olur
Telefon çalıyor
Kayboluyoruz…
Telefon çalıyor
Toplanıyoruz
İliya Cacev, ben
Duşko Trifunoviç, sen
Orhan Veli
Nazım Hikmet Ran
Grem ve Yeşeren…
(Ogün bugündür
Cacev’in gitarı ve Üsküp
Zekir’in şiir dili kanatları altındadır
Nazım Hikmet, Orhan Veli’yle buluşup
Vardar’da gezer
Duşko el sallar kaleden…
Biz bütün telefonları kapar
Bitpazar’ında çay içeriz
Bizimle kim oturmuşsa
Hepsi yanımızdadır)
- Bu haber 03-01-2019 tarihinde yayınlanmıştır.